25 Şubat 2017 Cumartesi
Kuaför katliamı
Geçen gün hayatımda bir değişiklik olsun dedim ve kuaföre gittim. Yani bu büyük bir değişiklik değil evimden çok ordayım ama lafın gelişi söyledim işte. Kadına dedim ki abla şöyle değişik bi hava ver güzelleştir beni dedim,iyiki böyle söylemişim ibibik kuşlarına benzedim. Manyak karı dayadı kafama açıcıyı. Sana yemin ediyorum iyi kötü bi giderim vardı ben diyeyim hakkı bulutun gençlik yılları sen de izzet altınmeşe. Ulan insafsız ben sana nettiiimm? Nettimmde beni hallara godun? Allahım bide gelmiş "nasıl olmuş" diyor. O an arka fonda "yıllar yılı kuaför yolunda ne ilk ne de sonuncuyum kahrediyor kuaförler beni ben acılar piremsesiyem" çalıyor. Çok iyi bir bok yemişçesine bir de fotoğrafını çekiyor. Gözünü seviyim kaşım siyah kafam limon sarısı yüzüme 5 saniye bakınca "tepecikli mi, kuruçaylı mı, kasımpaşalı mı, menemenli mi" duyuyorsun. Tabi ben o sırada evdekilere bu durumu nasıl izah edebilirim diye düşünüyorum. Ama çokta düşünmüyor ölçülerime göre bir kefen siparişi veriyorum. Zaten hemen hazır olur malum adım cafer boyum 1.10. Eve süremiyorum arabayı bi yere mi çarpsam diye falan düşünüyorum hani eğer hastaneye falan kaldırılırsam o an acıdan onu fark etmezler diye. Gerçi bende bir baba var zifiri karanlıkta olsam o saçı sezer kundurasıyla kafamda değişik şekiller çıkarır. Bende güya zekiyim gittim kafama şal bağladım bizimkilerde sandı kendimi dine adadım. Tam o an aklıma fındık beynime bir fikir daha geldi dedim gidiyim içeri namaz kılıyım hem beni takdir ederler hemde kafayı açmam. Lan 10 rekat kıl 20 rekat kıl 30 kıl derken geçmişte namaz borcu falan kalmadı cennet vip. Tabi ben hala 3,5. Oturup kara kara düşünüyorum biri görür görmez tesbih "Allahümmee sallii alaa" diye giriyorum annem dedi göğe yükselecek bu. Zaten ana yüreği anladı bi boklar yediğimi geldi açtı kafamı. Kısa süreli bir kalp krizi, haşin bir bakış, derin sessizlik....
Filmde görmüştüm..
Hep dizilerde görürüz ya çok yakın arkadaşlar olur ama birbirlerini gerçekten severler. Ne biliyim böyle birinin çok güzel bir ilişkisi olunca "bu orospu bunu nereden buldu" demek yerine "canım arkadaşım umarım hep mutlu olur" derler. Biri arkadaşını üzdüğü zaman için için sinsice mutlu olmak yerine onunla birlikte üzülürler. Hatta bir dizi de kız sakat kardeşine tekerlekli sandalye almak istiyordu ve parası yetmiyordu en yakın arkadaşı çıkartıp birikmiş parasını falan ona veriyordu. Çok etkilenmiştim valla orda. Bizim bulduklarımız da çocuğun sandalyeyi araklar sonrada gider bi yerde okutur. Bi filmde de şey görmüştüm iki kız da hoşlandıkları beylerle baloya gitmeye hazırlanıyor sonra bir tanesine uyuz olan bir kız gizlice elbisesini yırtıyo ve kız ağlıyo gidemiycem diye ve işte o an en yakın arkadaşı diyor ki "sen bugün için çok heveslendin benim elbisemi sen giy zaten gitmeyi canım pek istemiyor" kız anam bizimkiler olsa bizi parçalar. Hani bırak teklif etmeyi öyle bir şey aklına düşse olay kan davasına döner. Daha ne hikayeler var iki kız aynı çocuğa aşık ve kız sırf arkadaşı mutlu olsun diye ömür boyu mutsuzluğu tercih edip aradan çekiliyor işte millete düşen bu bize düşenlerde bile bile gelir çocuğu elimizden alır üstüne nikahı basar bize de davetiye yollar. Ya böyle arkadaşlar nerede? Aslında bu soru biraz yersiz oldu. Filmlerde gördüm dediğimi bir an unutmuşum..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)