26 Mayıs 2017 Cuma

"Herkes kalbinin ekmeğini yer" demiş Seda Sayan..

Bu dünya da bizden daha değerli hiç kimse yok bunu hiçbir zaman unutmayın. Biri size çirkin dediyse çirkin olacak aptal dediyse aptal olacak ya da farklı bir sıfat koyduysa o sıfata bürünecek haliniz yok. Bu yüzden insanların ne dediğini umursamaktan vazgeçin. Kulağınıza hayali bir kulaklık, gözünüze de hayali bir gözlük takın ve kendi iyiliğinizi ilgilendiren şeylerden başka hiçbir şeyi umursamayın inanın böylesi daha hayırlı. Bu zamana kadar hep etrafınızdakilerle güldünüz ama ağlarken yalnızdınız bunu unutmayın. Hayat o kadar kısa ki bir dakika sonranızın bile garantisi yokken her şeye üzülmek neden? Kim için ne için? Emin olun ölseniz etrafınızdan iki gün yalandan yas tutar bir kaç damla timsah gözyaşları akıtırlar ve söyleyecekleri en fazla "ay yazık ya iyi insandı" bazı şeref yoksunları bunu bile söylemez orası ayrı. Siz bu dünyaya tek geldiniz ve her şeye rağmen güçlü olup ayaklarınızın üzerinde durmak zorundasınız bilmelisiniz ki her karanlık gecenin mutlaka bir sabahı vardır. Daha hayat çok şey çıkaracak karşınıza evet üzüleceksiniz kabul ama kan kussanız kızılcık şerbeti içtim diyeceksiniz ve hiçbir zaman kalbinizin güzelliğinden ödün vermeyeceksiniz çünkü ne zaman birinin iyiliğini ister ve onun mutluluğuyla mutlu olursanız Allah çok daha güzellerini size nasip eder çünkü herkes kalbinin ekmeğini yer.. 

En nihayetinde hepimiz hayatta birer öğrenci değil miyiz?

Hayatta öğrenmemiz gereken çok şey var aslında;
Nefretin soğukluğu, sevginin sıcaklığı gibi..
İnsanların yalanları, duyguların masumluğu gibi..
Kinin büyüklüğü, affetmenin zorluğu gibi..
Kalp ağrıları, göz yaşları gibi..
Hayata dair acı olan ne varsa öğrenmen gerekir ki daha ağırlarıyla karşılaştığımızda umursamazca gülebilmek için. Kalbimiz kırıldığında yapboz misali parçaları yeniden birleştirmek için. Gözyaşlarını tek başına silebilmek için. Herkese ve her şeye rağmen gülümseyebilmek için. İçinde fırtınalar kopsa bile yüzünde hep güneş açması için...

Kitaplara yorum yapan yorumsuz yorumcular..

Çok fazla kitap okuyan biriyim ve hemen hemen her kitap türünü okuyabilirim. Kitapları almadan önce de hep yorumlarını okurum. Geçen gün "After" kitabını önerdiler dedim bir de bunu okuyayım ve evet kitap ciddi anlamda sürükleyici tabi ormantik kısımlarıda söylemeden geçemeyeceğim dostlarım. Aslında kitabın temel yapı taşı o yani tabi yalnız insanlar olarak okurken zaman zaman yine mi amk falan diyebiliyoruz ama olsundu. Neyse ben bu kitabı almadan önce girdim yorumlarına baktım salak kezbanın biri bir yardırmış.. Yok efendim hep aynı hikayeymiş bayatlamış artık, yok efendim zengin ve serseri çocuğun masum kızla olan ilişkisiymiş, yok efendim çocuk kızı arabasıyla alıp malikanesine götürüyormuş, kız hayatının ilk öpüşmesini yaşıyormuş sıkmış bilmem ne. Ulan salak çocuk kızı bağcılardaki merdiven altı dairesine götürürken minibüse binip "abi iki öğrenci" diyecek değil ya. Ya da kızı kerhaneden toplayıp "pezevenklerin elinden aldım" diye bağıracak değil ya. Hadi bunu da geçtim kafasında takkeyle mi gezsin napsın aq. Kızın kafasındaki hikaye muhtemelen şu; çocuğun fakirlikten ağzı kokuyodur ama çok gururludur, her gün saçını arap sabunuyla yıkadıktan sonra limonla yana yapıştırır, gömleğini pantolonun içine sokup düğmeleri sonuna kadar kapar 3310 kabınıda kemeriyle beraber beline bağlar, ucu sivri rugan kundurularının arkasına basarak namaza gider.. Namazdan çıkıp eve doğru giderken bir kerhanenin önünden geçer ve bir de ne görsün güzeller güzeli bir kız orospu olmak üzere, kerhanedeki pezevenk beylerimizle Allah yolunda bir sohbet yaptıktan sonra kızı pezevenklerin elinden alır, minibüse binerler tam o sırada minibüsçü abimiz "arkadan vermeyen kalmasın" diye bağırır. Fakir ama gururlu olan gencimiz hemen "bağcılar meydan iki öğrenci abi" der ve kıza mahsun bir bakış atar. O artık onun helali olmuştur. Arka fonda Medineye varamadım ft. Arsız Bela.. 
Daha fazla devam edemeyeceğim gerçekten arkadaşlar eyvallah tabiki hiç kimseyi hiçbir durumu küçümsemiyorum lakin böyle de hikaye mi olur kardeşim yani tabi ki ilgi çekmesi için kadın karakterleri o şekilde belirleyecek. Güzel rabbim akıl ihsan ederken şemsiyeli gezen güzel kızlarımız... 

20 Mayıs 2017 Cumartesi

İnsanların bahçelerinden çıkın..

Vakti zamanında bir adam, bir başka binayla paylaştığı bahçesi olan bir evde yaşarmış. Bahçeler ortak, binalar ayrı. Adam evinde işiyle o kadar meşgul ki, bir kez bile bahçeye dönüp bakmamış, bahçe çer çöpten, ölmüş bitkilerden, tenekeden geçilmiyor.. Bir gün yan binaya bir kadın taşınıyor, kadın evdeki ve kendi işlerini bitirince bahçe dikkatini çekiyor ve bahçesini düzeltmeye karar veriyor. Kadın kendi tarafındaki ölmüş bitkileri topluyor, yenilerini ekiyor, çimler seriyor.. Bir kaç haftaya kendi bahçesi mis gibi oluyor. Kendi tarafı bittikten sonra, yan tarafın halini görüp burayı böyle bırakmayayım diyor ve adamın tarafını da düzenlemeye başlıyor. Aynı kendi bahçesi gibi cennete çeviriyor, mis gibi çiçekler,yemyeşil ağaçlar.. Şans eseri bunu camdan gören adam bahçeyi çok beğeniyor. Adam bahçeden çok memnun yaşamaya devam ediyor. Bir kaç gün sonra kadın yeniden bahçeye çıkıyor, bahçeye farklı şeyler ekmek istiyor. Kendi tarafına da adamın tarafına da farklı farklı ağaçlar dikiyor. Adamın tarafına ektiği ağaç şeftali ağacı olunca ipler kopuyor. Bu adamın hayatta en nefret ettiği şey şeftaliymiş meğer.. Derhal kapısına dayanıyor kadının. Bugüne kadar bir kez bile iletişim halinde olmadığı bu kadına derhal o ağacı ordan sökmesini söylüyor. Kadın üzülüyor ama sessiz sedasız ağacı söküp atıyor. Madem istemiyor bir daha da ilgilenmem bahçeyle diyip asla onun tarafına ilişmiyor. Adamın bahçesi bir kaç hafta içinde yeniden çöplüğe dönüyor. Gelelim ana temaya; hepiniz hikayeyi okur okumaz adamın ne kadar kaba olduğunu düşünüp "insan bir teşekkür eder" falan diyorsunuz. Fakat "sınırlar". Bahçede bir çit ya da benzeri bir şey yoktu. Adam teşekkür edebilirdi ama rica etmemişti ki. Sınırlar. Kimse istemedikçe birinin bahçesine girmeye ve sırf siz istediniz diye düzenleyip teşekkür beklemeye hakkınız yok. Biz de insanların hayatlarına çok burnunu sokan, kimse istemeden bir şeyler deneyen ve teşekkür bekleyen insanlardık. Ama haklılar, çünkü istemediler. İnsanların bahçelerinden çıkın arkadaşlar. 

11 Mayıs 2017 Perşembe

Kin tutamama sorunsalı

Allahım hiç kimseye kin tutamamam beni cidden çok sinirlendiriyor. Salak mısın kızım sen insanlar senin ağzına sıçıyor bir otur bir düşün de ki yarabbim ben ne yapıyorum? Bana canım diyene canımı veresim geliyor süzük müyüm neyim anlamadım ki? Kin tutmak, intikam almak istiyorum, bana kötülük yapan tüm pislikleri yakıp küllerinde dans etmek istiyorum. Anlatabiliyor muyum? İyi biriydim lan ben harcadınız beni köpekler. Hanginize iyilik yaptıysam karşılığında milyon tane kötülük buldum. Memnun musunuz bari? Bazen kendime diyorum gökyüzünden melek olarak düştün sanki aq sana mı kaldı her boku affetmek "affetmiyorum ulan allah belanızı versin şerefsiz insan müsvetteleri ben çektim şimdi sıra sizde geberin inş" deseneee!! Benden adam olmaz vallahi billahi olmaz. Aferin kızım sen bu saflıkla salaklıkla devam et daha çok göt gibi kalırsın annem müstehak sana..

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Kafalar sütlaç

Hem hayatımı yaşayıp çok mutlu olmak istiyorum hemde köprüden kendimi tepe üstü bırakıp şu bahtsız kaderime son vermek istiyorum. Hem çok yemek yemek istiyorum hemde zayıflamak istiyorum. Hem saçlarımı kısacık kestirmek istiyorum hemde uzun uzun dolgun ve hacimli bukleler istiyorum (blendax reklamı), hem eski sevgilimi istiyorum, hem yeni aşklara yelken açmak istiyorum, hem hiç evlenmemek istiyorum hem hemen evlenip üzerine bir de çocuk yapmak istiyorum. Hem ülke ülke gezmek istiyorum hem de götümü kaldırmak istemiyorum. Hem makyaj yapmak istiyorum hem üşeniyorum. Hem arabam olsun istiyorum hem trafikten korkuyorum. Hem sosyalleşmek istiyorum hem insanlardan tiksiniyorum. Hem sigara içmek istiyorum hem sağlıklı kalmak istiyorum. Hem çok kindar lanet pislik bi karı olmak istiyorum hem daha iyi olmak için çabalıyorum. Napıyorum lan ben? Neyin kafasını yaşıyorum? Allahım bir yardım eli please???

6 Mayıs 2017 Cumartesi

Ayrılık sonrası sorunsalı

Ayrılıkta en az ilişki kadar sıkıntılı bir durum kankalar. Ayrılık sonrası bi kere her yerde ya "öf sen kimsin be salak" yada "ölüyorum ulan Allahsız" dercesine şarkılar paylaşılır, sözler yazılır. Bu çektiğiniz acının boyutuna ya da dışarıya güçlü görünmeye çalışmanıza bağlıdır. Şimdi birbirimizi kandırmayalım. Ben sevdiği birinden ayrılıpta götü başı dağıtmayanı tanımıyorum. Abi haklısınız da, korkunç bir durum çünkü. Düşünsene canım diyorsun, canın gidiyor. Neyse duygusallık yok, hiç sevmem zaten. Konu ne zaman aşk olsa hamilelik hormonları azmış ablalar gibi oluyorum. Ay bide şey var etrafında sürekli ciğere bakan kedi gibi seni izleyip sevgilinden ayrılmanı bekleyen, ayrılınca da tepene üşüşen akbabalar.. "Ayrıldınız mı?" "Boşver zaten sen çok güzel ve çok iyi bir kızsın daha iyilerine layıksın" vs. Sanane amk? Sananeee!!!! Ay hiç çekemiyorum bu tayfayı ya. Özel eğitim almış gibiler. Tabi ex boy friendimizin yakasına yapışan yellozları da unutmamak lazım. Allahım kafalarını sürtüp sürtüp kıvılcım çıkartıp, bacaklarını kollarını ayırıp kurtlara kuşlara yem etmek istiyorum. Ulan piyasada adam mı yok git şu yavşak tayfaya yazıl. Onlar zaten havada uçan dişi kuşa bile yazılıyor sana mı yazılmayacak? Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi sürekli muhabbetini açıp, fotoğraflarını gösteren arkadaşlarımız ve o an dünyayı tersten seyretmek var. Aniden gelen nefes darlığı var. Onlar buna "özlem" diyor, bense "kronik bronşitim tuttu yine yeaa" diyorum...