26 Eylül 2016 Pazartesi
Hayaller vs Hayatlar
Geçenlerde instagramdan bir çocuk ekledi baktım biosunda bizim okul var bende kabul ettim, dm attı yok işte "sen kayıttaki kız mısın? seni çok aradım itiraf sayfasına yazacaktım." falan. Beni tarif ediyor baya "eee oydum noldu" dedim tribe girdi bu. Bir yardırıyor bana "siz kızlar hayallerinizdeki erkeği beklediğiniz için yalnızsınız, sana duygularımı açıyorum cevap verme tenezzülünde bulunmuyorsun..." bilmem ne. Canım kardeşim iyisin hoşsun ama bir o kadar da boşsun. Seni tanımam etmem görmüşsün, beğenmişsin eyvallah ama çabana sağlık ne diyeyim "gel evlenek" mi diyim? "Ay ben seni görmedim ama olsun sen böyle deyince etkilendim" mi diyim? Ne beklerdin. Tabi ki hayallerimdeki erkeği bekliycem napcam nefes önemli mi diycem? İnsanlar cidden tuhaf. Ayrıca ben öyle yok ben seni gördüm beğendim yok ne tatlısın laflarına gelemiyorum kendini öyle film triplerine sokma. Issız adam mı çekiyoz burada? Çok beğendiysen tutarsın kolumdan derdini söylersin. Erkek dediğin sert olur o ne öyle sünepe gibi cevap verme tenezzülünde bulunmuyorsun falan. Benim hayalimdeki erkek ona cevap vermeyince telefonu bana montalar. Bide dip not esmer seviyorum. :)
24 Eylül 2016 Cumartesi
Vardiyalı Prenses
Bu kızlar nasıl babalarının evinde prenses gibi yaşıyor? Ben babamın evinde asgari ücretle çalışan vardiyalı işçi gibiyim. Yemek var, yatak var, harçlık var fakat gece gündüz bitmeyen tükenmeyen ev işleri de var. Hayır ben bu evdeki yerimi bir anlayamadım arkadaş.. Adam resmen çok amaçlı çocuk yapmış. Geçen gün tornavidayla masa söktüm. Böyle prenseslik mi olur lan? Mahmut abi olarak doğacakmışım da son anda direkten dönmüşüm gibi. Hiç hoş değil gerçekten. Kızlar baba evinde mutfağa girmiyor. Ben mutfağa girmeyecem? Annem mutfağın kapısını bana montalar valla. 7/24 yılmadan elimde domestos geziyorum ruh hastası gibi. Allahım bu benim hayatın prenseslik kısmı pek olmamış gibi ama yinede sen bilirsin...
13 Eylül 2016 Salı
Başlamadan biten şarkıcılık kariyerim
En büyük hayallerimden biri şarkıcı olmaktı. Daha küçükken aynanın karşısına geçip Kayahan şarkıları söylermişim sonrada duygulanıp ağlarmışım. O kadar çok şarkı bilirdim ki hala da öyleyim. Kendi kendime şarkı sözleri bile yazardım. Mesela bazen evde tek kalıyorum Allaah hemen yardırıyorum. Bir de onları ses kaydına alıyorum sen sanırsın stüdyodayım amk. Bir keresinde arkadaşımın telefonu bozulmuştu bende eski telefonumu vermiştim bi baktım şarkı dinletiyo falan bende sandım ki instagramda kızlar söylüyor ya onları dinletiyo kendi sesimi tanımadım bi de çemkiriyom kıza. Ağzına ettiğimin yollusu beni dinletiyomuş millete rezil kepaze oldum. Nasılda içliyim sen sanırsın Sezen Aksu. Hala utanıyorum ya. Eski okulumda sürekli sınıfımda ufak çaplı konserler verirdim ve bir gün hocam gazladı şenliklerde okulda söyle dedi. Günlerce çalıştım her şey müko ulan sahneye bi çıktım o kadar kalabalığı görünce gözüne araba farı tutulmuş tavşan gibi oldum. Tutuldum söyleyemedim şarkıyı. O gün bugündür kimsenin yanında ağzımı açmam. Ne gerek var dimi böyle atraksiyonlara? Bırak şarkıyı şarkıcılar söylesin sen sus.
"Aptal Olgunluk"
Hayatım boyunca hep birileri tarafından kırılmış, yıpratılmış insanlarla karşılaştım. Nedense hiçbir zaman birilerini kıran, yıpratan ya da yarı yolda bırakan taraf olmadım. Sürekli birilerinin yaralarını tedavi etmeye, derdine çare bulmaya çalıştım. İşin özü başkalarının kırdıklarını ben tamir etmeye çalıştım. Belki başarılı oldum, belki de olamadım bilmiyorum. Belki de bende en çok bu yüzden yıprandım. Belki de insanların kırılan yanlarını tamir etmeye çalışmam hep çok fazla kırılmamdandı. Bunu da bilmiyorum. Tüm bunları yaşarken fazla hissizleştim. Artık hiçbir şeye şaşıramaz hale geldim, insanların yaptığı yanlışların hiçbiri beni şaşırtmamaya başladı. Eskiden aylarca belki yıllarca ağlayacağım şeylere artık yalnızca bir gün üzülmeye başladım. Her şeyin sonunda kendimle ilgili iki şık çıktı karşıma;
1. Fazla aptalsın.
1. Fazla aptalsın.
2. Olgunlaşmaya başladın.
Olgunlaşmaya başlamaktan kastım artık hayata ve insanlara dair o kadar çok şey görmeye başlıyorsunuz ki hiçbir şey sizi şaşırtmıyor ve tüm acılara karşı dirençli hale geliyorsunuz. Aptallıktan kastımsa insanlara körü körüne değer veriyorsunuz yani kim neyi ne kadar hak etmiş umursamıyorsunuz siz sadece değer verip seviyorsunuz ama tüm bunların sonunda üzülen taraf oluyorsunuz. Bu iki şıkta değiştirebileceğimiz şeyler değil çünkü bunlar karakterimizin yada zamanla hayatımızın bize kattığı şeyler. Ben ikisini de fazlaca yansıttığımı düşünüyorum yani benimkisi aptal bi olgunluk; insanlara körü körüne değer verip onların beni ne kadar sevdiğini umursamadan sevip sonunda yaptıkları yanlışa şaşırmadan önüme bakmak. Saçma,komik, fazlasıyla yazık bir son değil mi?
11 Eylül 2016 Pazar
Hayaller çatlak ruhumuzun aynasıdır
Hayatım boyunca hep çok fazla hayalperest biri oldum hatta şuan aklıma geliyor ve kahkaha atıyorum ya :D
Immm mesela en büyük hayallerimden biri manken/model olmaktı. Dediğim gibi hayaldi yani öyle de kaldı. Şimdi mantıklı olarak 165 boyla manken olmak imkansız olsan olsan kornişon turşu olursun. Belki dedim bir umut model olabilirim ellerim ve yüzüm güzel... O da çok uzun sürmedi zaten. Neden? İçinde bulunduğum toplum şartları "kır kıçını otur" diyor. Öyle de yaptık vesselam. Vesselam ne güzel kelime değil mi? Hep kullanmak istemişimdir. Neyse konu bu değil. Konu benim zalım kaderim. Hep kapatırdım gözümü kameralara verdiğim seksi pozları hayal ederdim. Zamanında kalbimi kıran hadsizlere "öf çekil be şuradan varoş senin yüzünden işime konsantre olamıyorum" falan diye caka satışlarımı hayal ederdim. Ay aman ettikte ne oldu. Hayallerimizde hayal oldu. Olsun len hayali bile güzel. Belki benim hayallerim gerçek olmayacak ama olur da bir gün benim kadar çatlak ruh hastası bir yavrum olur ve bu hayalleri kurarsa onunkileri gerçekleştirmek için elimden geleni yaparım. Napalım bizde böyle ponçik ve vefakar bir anayız...
7 Eylül 2016 Çarşamba
Anlayabiliyom ama konuşamıyom..
Bundan bir hafta önce güzel okulumun yaptığı hazırlık sınavına girdim. Dedim yani ne kadar zor olabilir? Allah inandırsın bir cümle anlıyosam on cümleyi bilmiyorum. Şıklıları Allah ne verdiyse salladım dedim mutlaka tutar bunlar. Geldi writing kısmı nasıl yazıyorum nasıl yazıyorum beni bir görün siz sanırsınız cambridge den buraya doçent tayin olmuşum. Sınav bitti abi. Heycanla bekliyorum. Bide millet "sınav nasıldı?" diye soruyor diyorum "müthişti ben bunu kesin geçerim. Belki hazırlık bile okumam." Özgüvene bak sen senin neyine neyine... Sınav sonuçları bir açıklandı sizi hazırlığa yerleştirdik diye. Ama hiç öyle olmamış bildiğiniz bütün hazırlığı bana yerleştirmişler. Resmen zahmet edip adımı yazdım diye not vermişler. Babam aradı "kızım sonuçlar nasıl?" diye. Dedim "baba bizde ingilizlik var mı? yani bu başarımın başka açıklaması olamaz." Yüce rabbim beni bu dünyaya Türk olarak göndermiş kalkıp ingilizceyi anadil gibi öğrenmek Türkçü kişiliğime hakaret olur. O yüzden yani bilmediğimden değil yanlış anlamayın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)