19 Haziran 2017 Pazartesi
Ergenlik dönemi; müzik sorunsalı
Nasıl bir ergenlik yaşadıysam artık Allah beni bildiği gibi yapsın. Telefon melodim Musa ft. Gülşah Çek git bebeğimdi ya anlayabiliyor musunuz? Gece uyurken telefon çalardı bide o zaman fingirdek dönemlerimiz ya katiyen telefon ortada durmazdı yastığın altında dururdu. Ay neyse işte bir çalardı gecenin kör vaktinde "musa musaaa gülşah gülşahh yalnızım yalnızım yalnızım... Çektiiin gittin bir hoşçakal demedeeeeen şimdi bakarım ardından yalnızım bennn" Bu melodiyle uyanıcak kadar ne yaşamış olabilirsin kızım sen? Hele bide Tripkolik gözlerinin yeşilini özledim vardı hayatım boyunca yeşil gözlü platoniğim bile olmamasına rağmen ağlayarak dinlerdim o şarkıyı. Norm eksik etek ve Diyar Pala unutmaz zaten. Bir kere bir kız olarak eksik eteği hangi kafada söylediğimi inanın bende bilmiyorum ama şarkıyı söylemek bana dehşet zevk verirdi hepside ezberimdeydi. Hadi bunada tamam pompalamasyon ulann?? Ne mana kardeşim diye sorarlar adama? Ceza fark var dinleyip tribe girmişliklerim Sagopa baytar dinleyip asileşmişliklerim var. İnanın hiçbirine yapacak tek bir açıklamam bile yok. Hani bu sadece rap kısmıydı pelinsu şarkılarından bahsetmiyorum. Bkz; adam olaydında beni alaydın, doktor değilim ama hastam çok, birini bıraktım ikincisi sırada unuttum sayısını üçüncüsü kim acaba vs. BEN YAŞAMAK İSTEMİYOM YA. Bunlar nasıl anılar? Biri beni vursun derhal!
Hayatı karışık hale getirmeyin..
Özlüyorsanız, arayın.
Görüşmek istiyorsanız, davet edin.
Daha anlaşılır olmak için, açıklayın.
Kafanıza takılan bir şey varsa, sorun.
Beğendiyseniz, açık olun.
Hoşlandıysanız, belli edin.
İstiyorsanız, sorun.
Seviyorsanız söyleyin.
Allah senin ömründen alıp nesli tükenen hayvanlara versin inşallah
Beddua etmeyi seven ve insanların kötülüğünü isteyen bir biçıs değilim ama bazı ahlak terbiye karakter ve şeref fukaraları itiyor beni. Ben napıyım? Yani öyle ki bunlar boşu boşuna bizim oksijeni tüketiyolar o derece gereksizler. Hani bazen şey raddesine geliyorum "Allah seni alsın ya valla alsında kurtulak". Bu nedir yani. Resmen Allah insanoğlunu yaratıp akıl zeka karakter gibi özellikler verirken arada bunlar da kaynamış bunlara o özellikler nasip olmamış. Zaten dünyaya yollanınca kontrol etmeyi de unutmuşlar ceremesini biz çekiyoruz. Ama ALLAHIM CAN KURBAN SEN ÇOK BÜYÜKSÜN YARATIYON BARİ KONTROL ET!!! Biz bittik biz tükendik öldük biz çünkü.
13 Haziran 2017 Salı
Yanlış yapan herkes pişman olacağı günü beklesin!
Ben haksız yere birine yanlış yapıpta pişman olmayacak adam tanımıyorum içiniz rahat olsun. Zaten biz affetsek Allah affetmez. Kolay mı öyle sana değer veren, seni seven insanları üzüp, kırıp sonrada hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönüp gitmek? Değil işte. Biri size yanlış yaptığında yanlışına yanlışla karşılık vermeyin çünkü ne yapabilirsiniz ki çirkinleşmekten başka? Onun gibi duygularıyla mı oynayacaksınız? Herkese rezil mi edeceksiniz? Bildiğiniz her şeyini ortaya mı dökeceksiniz? Onun arkasından başkalarıyla mı olacaksınız? Farklı biri gibi mi davranacaksınız? Arkasından aslı astarı olmayan şeyler mi sallayacaksınız? Ee ondan ne farkınız kaldı? Hayatta her zaman her şeyin bir bedeli vardır en çokta yanlışların. Merak etmeyin tecrübeyle sabit konuşuyorum at gibi koşarak giden kim varsa it gibi sürüne sürüne geri dönüyor. İnsansın, nasıl hata yapacağın duygulara kapılıyorsan bir gün pişman olacağın duygulara da kapılacaksın. Benden size tavsiye size yanlış yapanı affetmeyin. Çünkü yine yapacak. Yapmaz demeyin yapıyorlar.
Seviyorsan git konuş bence!
Eğer birini seviyorsanız saçma sapan şeylerden gurur yapıp oturduğunuz yerde beklemeyin. Yani mesela ilk o yazsın, ilk o sevdiğini söylesin, ilk önce o görüşmek istesin, ilk önce o güzel sözler söylesin.. Manyak mısınız abi siz? 3 günlük dünyada neyin kafasını yaşıyorsunuz sorması ayıp? Yarın o ölse mezarına gidip şey mi diyceksiniz "ya ben aslında seni çok seviyordum ama ilk senin söylemeni bekledim. E beklerkende sen öldün". Ya da tam tersini düşünelim, siz öldünüz diyelim söyleyemeden gitmek fazla pişmanlık verici olmaz mıydı? Şahsen benim gözüm açık gider. Denemeden sonucunu biemezsiniz, bu yüzden korkmayın. Size gidip ağzınıza sıçan insana ben seni seviyorum deyin demiyorum tabi ki ona Allah belanı versin bile demeyin. O köpekler hak ediyor mu ki sizin güzel duygularınızı? Yani güzel duygu derken sevmekten bahsettim beddua kısmından değil.. Bu işlerin kızı erkeği olmaz ne yani kızların gururu var erkeklerin yok mu? Ya da erkeklerin var kızların yok mu? Siz de ne varsa karşınızdaki insanda aynı şeylere sahip her şeyi tek taraflı düşünmeyin. Tabi bunları söyledim diye bokunu çıkarıp medine fukarası gibi yapışmayın amk sizin sağınız solunuz belli olmaz. Doğru anı yakalayın tutun kolundan "ben seni seviyorum ama sen beni sev diye değil karşılık beklemeden seni sen olduğun için seviyorum" deyin. Zaten sizi seven insan o an tutar elinizi, eveleyip geveleyenide siktir edin. Onu sevdiğiniz süre zarfında bir kez dahi olsa sizi sevdiğinize pişman etmeyen insanlardan esirgemeyin sevginizi. Bugünlük aşk dersimizi burada noktalıyorum küçük sincaplar. Öptümm :*)
Kız yelloz sen hala ölmedin mi?
Allah affetsin bazı kızları günahım kadar sevmiyorum. Bu mu günah mı deseler günahı seçerim öyle yani. Ha sanki ben onları sevmiyorum da onlar bana bayılıyor mu? Tabi ki hayır. Karşılıklı nefretleşiyoruz. Kız vallahi öyle böyle değil görünce kusma isteğiyle birlikte bir titreme geliyor. Onlar beni neden sevmiyor? Çünkü ben çıkarlarıma göre onlara yavşamıyorum yani onlar gibi şırfıntı olduğumdan değil. Sürekli insanları kendilerinden aşağı görmeler, sürekli maddi şeyler ve ortam yüzünden yaklaşmalar, sürekli kendilerini çok harika sanmalar, hep en iyisini ben bilirim tavırlarını, hep başkalarını kötülemeye çalışmalar falan. Kız siz kim köpeksiniz? Örgüt mü oldunuz başımıza hayır yani derdimiz yetmiyormuş gibi bir de bu sizle mi uğraşıcaz ya fenalık geliyo bana. Yüce yaradanım sizi yaratıp kontrol etmeyi unutmuş sizde kendinizi vip sanıyosunuz hahaha ay dur gülme geldi :D Daha fazla gıybetinizi yapıp size benzemeyeceğim. Bayyy
Aile desteği önemli tabi..
İnstagramda bir video izledim baba ve kız bir sokaktalar adamın biride enstrüman çalıyor. Kız galiba balerin ve bale yapmak istiyor babasına bakıyor babasını görmeniz lazım nasıl destek veriyor yapabilirsin falan diye. Ay ne kıskandım ya benim babam olsa zaten en başta bale yapmama salça olurdu, başlardı hemen "nerede saçma sapan bir iş varsa sen ordasın, git adam gibi hobiler edin" falan der mesela eskiden "git iki test çöz ben ne için bu kadar paralar döküyorum..." diye başlardı tabi şimdi büyüdüm bu seferde "bir gazete aç oku senin dünyanın gerçeklerinden haberin var mı" diye başlar. Atıyorum desem ki "babacığım ben blog yazıyorum" normal baba "ah canım kızım ne üzerine yazıyorsun senin adına çok sevindim" der. Benim ki "boş beleş işer tam senlik aferin sen böyle devam et" der. Amaannn yeaa yaptıklarımla babamın gurur duymasını beklemeyi çoktan geçtim. Küçükken sınav olurdu bir tek ben 100 alırdım koşa koşa babama yetiştirirdim "o zaten senin işin, olması gerekeni yapmışsın" diye hevesimi kursağımda bırakır benim sinir sistemimle oynardı. Sonra baktım yaptıklarım hiç takdir edilmiyor ve daima başka çocukların siktiri boktan başarıları anlatılıyor bende koyverdim. Neyse işte ne anlatıyordum balerin kızı babası o kadar güzel teşvik ediyor ki kıskanmadım desem yamulurum biz öyle sokağın ortasında bale yapmak istesek bir ton küfür eşliğinde orayı terk eder beni rezil etti diye. Napak bizde böyle aile desteğiyle büyüdük ama gelecekteki kendime söz çocuklarımın tercihi ne olursa olsun saygı duyup onlara destek çıkıcam çünkü bu dünyadaki en güzel şey arkanızda sizi destekleyen birilerinin olması..
10 Haziran 2017 Cumartesi
Diyetteyiz diye menüyede mi bakmayalım?
Hepimiz en nihayetinde çapkın insanlarız. Şurda biz bizeyiz birbirimizi kandırmayalım. Aman çok istiyosanız kandırın sanki biz sizin güzel kız yada yakışıklı erkek görünce ayran budalası gibi ağzınızın açık kaldığını bilmiyoruz. Kardeşlerim bakın ben Allahın bildiğini kuldan saklamam şahsen yakışıklı beyler görünce kendime çokta hakim olamıyorum napiiim? Geçende aile içinde minnoş bir sohbet gerçekleştirirken babama dedim ki "30 sene nasıl evli kaldınız sıkılmadınız mı?" babam önce dalga geçiyorum sandı "valla sıkıldık ama napıcan el mahkum sen bana bul bir tane" falan dedi. Sonra baktı ki ben ciddiyim "sen bu konu hakkında ne düşünüyosun" dedi. Valla dedim "baba ben hayatta 30 sene yüz yüze bakamam bana fenalık gelir" tabi babam bunu duyunca şöyle bir baktı.... ve dediki; "eşoleşekkkk 7 kocalı hürmüz gibi sürekli koca mı değiştiricen, yılda bir düğüne geliriz artık" diyerekten beni bir ezdi, bir geri püskürttü ve özgürlüğüme mani oldu. Kardeşim düşünce özgürlüğüde kalmamış. E napak? Dünyanın tüm nimetlerinden geri mi kalak? Diyetteyiz diye menüyede mi bakmayak? Ben bakarım arkadaş diyette olabilirim ama yemedikten sonra ufak bir göz gezdirmekten zarar gelmez. Dİ Mİ ?????
Hayat bu;
Bazı şeyler yanlış gidecektir. Gülümseyip baştan alınız.. Bu güzel olmadı mı? Tekrar tanışın. Bitti mi? Birbirinize yeniden aşık olun. Yemeğiniz mi yandı? Sevdiğiniz sandviçten yapın. - Her gün sabah oluyor :)
9 Haziran 2017 Cuma
O son kusura bakacaktık;
Bu zamana kadar hep "önemli değil"ci olduk. Bir gün de çıkıp demedik ki "kusura bakıyorum lan napıcan". Halbuki desek şuan bu hallerde olmazdık yani aslında olurduk ama kalbimiz kırık olmazdı belki hani havalı bi gidiş yapardık. Aman neyse ya ne diyorum ben. Aldatıldık, adı "boşluktaydım, kafam karışıktı" oldu. Terkedildik, adı "ısınamadım, sevemedim" oldu. Yalan söylediler, "ya o an öyle gerekti aslında niyetim yalan söylemek değildi sen yanlış anladın" oldu. Tabi ya zaten biz malız hep biz yanlış anlıyoruz. Bir gün bile bir sürpriz hadi geçtim sürprizi bi papatya koparmadılar bizim için, adı "ben aşk sevgi insanı değilim o toplara hiç giremiyorum" oldu. Bizi bırakıp kıta değiştirdiler, "o planı yaparken seninle küstük hem zaten bu eğitim için" oldu. Eski sevgileleriyle yada fingirdedikleriyle mesajlar yakaladık "arkamdan bir şeyler sallamış ağzının payını verdim" oldu. Tabi canım Alain Delon'sun ya sen herkes sana hasta amk kekosu. Biz evde yazmalarını beklerken onlar kız arkadaşlarıyla doğum günlerinde, klüplerde, ders çalışmalardaydı adı "arkadaşlarlaydık ya nolucak ki" oldu. Arkadaş falan değil boynuzlandık haberiniz olsun da. Bundan sonra bakın arkadaşım kusura bakın ki keko gibi ezilen, üzülen, mal gibi arkasından bakan siz olmayın. Ben bu zaman kadar hep "önemli değil" ci oldum kusura bakmadım bu saatten sonra bizde her şeyin kusuruna bakılır asıl siz kusura bakmayın :)
5 Haziran 2017 Pazartesi
Keşke dememek için size verilenlerin kıymetini bilin.
Kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız varmış. Kendisiyle evlenmek isteyen uzak ülkelerden gelen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş. Kimseleri kendine layık görmüyormuş. Kıza gönlünü kaptırmış, aynı kasabada yaşayan genç bir delikanlı da bu kızı istemiş. Ama kız onu da beğenmemiş. Bizim delikanlı günün birinde kasabadan ayrılmış. Başka biriyle evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.
Uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. Aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. Tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan bir evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. Kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. Kocasını evden çıkarken görmüş. Kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. Üstelik zengin de değilmiş. Nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. Kız kapıyı açınca adamı tanımış. Adam sormuş:
– Sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
Kız da ona:
– Sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
Adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. Önce çok güzel sarı bir gül görmüş. En güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. Tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. Bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
Kız gülü almış ve adama demiş ki:
– Bak gördün mü? Her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. Bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
Hayatta da iş işten geçmeden ve pişman olup keşke diyerek arkamıza bakmamak için sahip olduklarımızın kıymetini bilmeliyiz çünkü dünya da her güzelin daha güzeli her iyinin daha iyisi mutlaka vardır ve hep en iyisi bizim olacak diye bir kaide yoktur. Bazen bizde en güzel gülü ararken fark etmeden bahçenin sonuna varıp en kötü manzarayla karşılaşabilir ve bir daha geri dönemeyebiliriz..
Efsane geri döndü ama yaralıyım..
Arkadaşlar uzunca bir süre tarifsiz acılar çekip sarsıldıktan sonra dedim "kızım kendine gel onlar kim köpek acaba seni üzecekler hayır gerekirse sen üzüleceğin konuya kendin karar verirsin, sen bir piremsessin otur düşün, çalıştır saksıyı.." Sonra acılarımın üzerine soğuk bir su içtim kalan sağlar bizimdir diyerekten yoluma devam etmeye karar verdim. Anacım bir ara her şey o kadar üst üste geldi ki kendime ölüm süsü verip ülkeyi terketmeyi düşündüm, 1 sene evden dışarı çıkmamayı düşündüm, yardım kuruluşlarına üye olup kendi hayatımı siktir etmeyi düşündüm işte ne bileyim aç çocukları doyurmaya gideriz, yaralı insanlara tedavi şey ederiz, eğitimsiz bebelere ders veririz, bir organ bağışı olur kan bağışı olur.. Ulan babannemin yanına yerleşmeyi bile düşündüm bu kadar stres sana fazla kızım topla çantayı köye yerleş dedim, ara sıra dağlara çıkar reyhan toplarsın uzaklara dalar tribe girersin dedim oda hiç bana göre değil bi kere köyde kuaför yok şehir 100 km uzaklıkta, benim dip boyam var, kesimim var, röflelerimin yenilenmesi var, manikür ve pedikürüm var allah affetsin kaş bıyık ve ağdadan bahsetmiyorum.. Makyajı, parfümü ve kıyafeti hiç anlatmayayım zaten. Yok bu iş böyle olmaz şuan yaralı bir savaşçısın ama unutma sen bir efsanesin diye düşünerek hayata tutunmaya karar verdim. Kilo alarak, kendimi bakımdan mahrum bırakarak, ve ponçik kalbimdeki kırıklıklarla yaralı olarak geri döndüm. Benden tavsiye şu kafaları yaşayacağınıza bir yerlerden atlayıp kurtulun daha iyi. Hayır hiç birimiz kolay değiliz, alayımız kafadan kırık ama yaşadığımız hayatlar bizden de kırık anasını satıyım.
4 Haziran 2017 Pazar
Beklentiler = Hayal kırıklıkları
Nazım Hikmet uğruna sayısız mektuplar, şiirler ve hatta kitap yazdığı Piraye'sini bile 20 sene sonra bir başkası için terketmiştir ve hikayenin sonunda aşkından ölen Piraye'yi uğruna öldüğü Nazım bile hatırlamıyor. Bu dünyadan güzel şeyler beklemeyin çiçeklerim..
Olmayanı zorlamak caiz midir hocam?
Kesinlikle olmayan bir şeyi yok bu olmuyor diye bırakıp yoluma devam edemiyorum, ha belki anlık bırakışlar söz konusu olabilir ama asla öylece bırakmam bir gün tekrar peşine düşerim. Hayatımın özeti işte; her zaman ve daima olmayanı zorlamak.. Ulan keşke şu gamsız manyak karılar gibi olsam da kendimden başka kimseyi gözüm görmese, her şeyi bu kadar takmasam, insanları umursamasam ama maalesef işte napıcan bizde böyle bi değişiğiz.. Resmen Nihat Hatipoğlu'nu arayıp "olmayanı zorlamak caiz midir hocam?" diye sormak istiyorum.. Belki şu "sevdiğini yarı yolda bırakmanın günahı nedir?" diyen bebeden sonra benimde bi şansım olur dostlar.. Vallahi saçıma aklar düştü be.
1 Haziran 2017 Perşembe
Bu şey değil mi ya? Kalbim..
Evet saygı değer kardeşlerim bu resimde gördüğünüz benim kalbim (temsili). Bu kapı kullanılmamak üzere kapatılmıştır bazı namussuz şahsiyetlerden mütevellit ve uzun bir sürede sanmıyorum hizmet verebileceğini..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)