23 Ağustos 2020 Pazar

No money, Yes cry

 Arkadaşlar kendi kendime yüksek lisans planları yaparken uzun zamandır bitkisel hayatta olduğum için dövizi kontrol etmemiştim. Annemle babamın bana verdiği parayla anca ülkenin kapısından girer bi soğuk sularını içer kıçıma bakarak geri dönerim. Neyse her şey eğitim değil zaten önemli olan insanın kendi kendini geliştirmesi falan filan. Burs alcak kadar da kafam çalışmıyor zaten. Zaten adamlar burs verirken ya atomu parçalamanı ya da yerlerde sürünmeni istiyor. Neyse kendim istemiyormuş gibi davranıcam şimdiden söyleyeyim de.

Terazi

 Eminim hayatınızda beş para etmez size külfetten başka bir şey olmayan arkadaşınız, sevgiliniz, yakınınız falan vardır. Hayatınızdan çıkartmak istiyorsunuzdur ama cesaret edemiyor aynı zamanda kararsız kalıyorsunuzdur. Ben şimdi hayatınızı kolaylaştıracak bir öneriyle geldim. Önce iban numarama parayı atıyosunuz sonra yazıyı okumaya devam ediyorsunuz. Şaka şaka. Elinize kağıt kalem alıyorsunuz ve bir yüzüne hayatınızdaki kişiden beklentilerinizi yazıyorsunuz ister arkadaşınıza ister sevgilinize yapın. Sonuçta herkesin arkadaştan da, sevgiliden de belli başlı beklentileri oluyor. Neyse yazdınız mı? Kağıdın öbür yüzüne o kişinin artılarını ve eksilerini yazıyorsunuz. Burada önemli olan nokta şu; eğer o kişinin eksileri artısından fazlaysa ve sizin beklentilerinizle uyuşmayan biriyse ona "goodbye my lover, goodbye my friend" şarkısını armağan ederek üç hayırla uğurluyorsunuz. Belki içinizden kıyamıyorum edemiyorum işte yok efendim yaşanmışlıklar var kolay değil falan diyorsunuzdur orası sizin enayiliğinize kalmış. Hayatta hiçbir şey için geç değil, kimse de sizden önemli değil. Gidin bu cümleyi dövme falan yaptırın. Sonra öykünün enayisi erasmus muharreme dönmeyin de.

Oy ben nedem nasıl edem? Alıp başım nere gidem?

 Bu sene üniversiteden mezun olucam arkadaşlar allahın izniyle bide onur belgesi falan alcam yani aklınızı başınıza toplayın öyle konuşurken falan kelimeleri seçiceksiniz. Neyse zar zor okuduk bitirdik. Gerçi bitirdiğimi sandım şimdi de yüksek lisans derdi çıktı başıma. Diyorum alıp başımı gidiyim yurt dışına. (Bayburt üniversitesi yüksek lisans programına gitti). Şaka maka yanlış anlamayın asla küçümsemekten değilde olur ya hayaller/hayatlar hesabı. Yani işte hayat çok anlık geliştiği için... Nereye gidiceğimi bilemedim. Acaba Almanya'ya gidip 2 sene sonra Türkiye'de yetenek sizsinize katılıp beatbox mı yapsam? Random atmak istedi canım kendimi kırmıycam kjdhafkh. Bakın bu arada küçük bi tip size elalemi kırmayayım diye düşüneceğinize önce kendinizi kırmayın. Konuya dönüyorum. Zamanında 1 hafta içinde karar verip Kore'ye değişim programına gitmiştim. Bendeki özgüvene gel ingilizce iki kelime bir araya getiremezken Kore'ye bide gidiyorum. İlk öğrendiğim kelime su ne alakaysa ahagahahsh korecede de "mul" diye okunuyor. Birisi nasılsın dese şey diycem mul. Su gibiyim şükür berrak ve tertemiz. Birine nasılsın diye tekrar soramıycam da ona da şey derim gene mul. Su gibisin maşallah jkashfhas. Korkmayın senaryo böyle olmadı hayatımı kurtaracak kadar öğrendim. Yani işin özeti öyle gidiyim demekle de olmuyor. Napcam bilmiyorum bakıyım düşünce gene yazarım.

Karantina günlükleri vol2

 Karantinayla ilgili yazıları artık böyle vol 1-2-3 diye numaralandırmaya başladım çünkü bin yıl falan sürdü gibi. Gerçekten çok zor ve korkunç bir şey. Yani virüs kapma ihtimaliniz bir yana, akli dengenizi zaten koruyamıyorsunuz çünkü sürekli evdesiniz. Netflixin köpeği olmuşsunuz, mutfağa tatile gider olmuşsunuz, insan yüzüne hasret kalmışsınız, ormana dönen kaşlarınızın sizin için hiçbir önemi kalmamış çünkü artık siz bile aynaya bakmayı unutmuşsunuz, göt-göbek almış başını gitmiş, evde agresiflikten kudurup kudurup millete sarmışsınız, kredi kartı borçlarınız almış başını gitmiş... Yani daha sayarım ama yazarken bile göğüs kafesimde sıkışmalar olmaya başladı. Ha tabi sözüm hiçbir koşulda kendinden ödün vermeyip vürs hastalık demeyip götünü gezdiren tayfada. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Aylardır bitkisel hayat yaşayan ben kaparım onlar gene kapmaz valla eminim. Zaten aşı yok bir şey yok virüs kapmasak akli dengemizi yitircez. Geçen bi dizi izliyorum deniz kenarında akıl hastanesi var böyle yemyeşil bir orman düşünün hastane ormanın içinde denize bakıyor. O bana çekici gelmeye başladı. Kendi kendime "acaba mı?" dedim. Yorum sizlerin.

22 Ağustos 2020 Cumartesi

Ayna ayna söyle bana?

 Arkadaşlar eminim ki ayna sadece saçınızı başınızı tarayın, süslenin püslenin diye yapılmadı. Bence daha çok malzemeyi görün ona göre davranın, biraz kendinizin farkında olun diye yapıldı. Günümüzde bu kadar devasa ve muhteşem bir icat varken neden hala bu tavırlar? Bence çağımızın vebası kesinlikle kendini bir bok sanmak. Ben kafamı kaldırdığımda herkesin eşit olduğunu görüyorum sizi farklılaştıran ne? Güzelseniz/yakışıklıysanız sizi alan hayrını görsün, iyiyseniz cennete gidin, zekiyseniz gidin icat falan yapın bize ne kardeşim. İşiniz gücünüz ego tatmini. Kompleksliyim diyemiyorsunuz da kürdan gibiyken kilo problemi olan insanların yanında göbeğim çıktı diyorsunuz, maddi durumu kötü olan insanların yanında yeni aldığınız ayakkabıyı/çantayı konuşuyorsunuz, dersleri kötü birinin yanında aldığınız not ile övünüyorsunuz, insanlara yaptığınız sözde iyilikleri dillendiriyorsunuz. Keşke aile hekiminin yanında her aileye bir de psikolog atansa daha sağlıklı bireyler yetişirdi. 

Belki sandalye değildik ama biz de çok göt gördük..

Bunu duvara kim yazdıysa harika bir cümle gerçekten eminim bir çoğumuzun da hayatının özeti falandır yani. Bence ben bir önceki hayatımda sandalyeydim. Bu kadar nankör ve vefasız insanı başka türlü bir araya toplayamazmışım. Hayatınıza insan alırken her zaman seçici olun. Sevgili veya arkadaş farketmez. Herkesi hemen benimsemeyin, içinizi açmayın, evinize sokmayın, ortamınıza ortak etmeyin. Çok ağlarsınız. İnsanın yakın arkadaşı 500 tane olmaz. Bir olur bilemedin iki. Adından da belli olduğu üzere tekil bir kelime. Artık günümüzde insanlar her ortama hakim olmak istiyor dolayısıyla bir arkadaşta yetmiyor o yüzden böyle bir durumun içerisindeyseniz de zorlamayın. Herkesle aynı mesafede kalın. Dostunuz olmasın bir sürü arkadaşınız olsun. İnanın yıkıklık değil, ağlayarak günlüğünüze yazın daha sağlıklı. Diğer türlü bu hikayede yanan siz olursunuz. İnsan her yıl biraz daha büyür derler ya, benimde öyle oldu galiba. Eskiden daha agresiftim daha çok parlardım bir olay yaşandığında ama artık sanki üç öğün antidepresan atıyormuşum gibi bir hava var üzerimde. O kadar yıpranmış ki sinirlerim. Bir olay yaşanıyor kendi kendime kulis yapıyorum diyorum ki "bir şey desem mii?" Sonra vazgeçiyorum aman karşı taraf ortalığın ağzına sıçmış, seni bir saniyede yerle yeksan etmiş, çöp kadar değerin kalmamış konuşsan ne konuşucaksın? Artık böyle düşünüyorum zaten sizi dinlemek isteyen fikrinizi önemseyen kendini belli ediyor. Çirkef tayfaya laf anlatılmıyor. Hep onlar haklı. Aman aman hep siz haklı olun, benim kafam rahat olsunda. 

25 Nisan 2020 Cumartesi

Karantina Günlükleri

Karantinada bilmem kaçıncı günümüz.
Aldığım kilolara ek olarak her gün yediğim cips ve çikolatalardan yüzümde çıkan sivilceler ve yitirmek üzere olduğum akli dengemle beraberiz. Ama sanki bir ben böyleymişim diğer insanlar hiç bu durumdan etkilenmiyormuş gibi. Burada tam olarak yogacıları ve pilatescileri kastediyorum arkadaşlar. Abi sizin sorununuz ne? Niye bu hayatı bu kadar çok seviyorsunuz ya da niye bütün bu show? Neden her gün sporcu taytınızla sutyeninizi giyip pilates matında amuda kalkıyorsunuz? Ve en önemlisi de neden biz bunları görmek zorundayız hemde her günnn??????????
Hayata zaten zar zor tutunmaya çalışıyoruz kuru götlerinizle durumu zorlaştırmayın lütfen.