9 Aralık 2017 Cumartesi
Yediklerimden pişman değilim, aklım hala yiyemediklerimde!
Allahım ben nasıl bir şişkoyum? Ne bulsam yiyorum asla seçemiyorum hepsi çocuğum gibi.. Ne zaman aç mısın deseler yok diyemiyorum hani en kötü "yeaağğniii işttee". Allah muhafaza karşıdaki de bende çok değilim der yemek yemeyiz falan ben bu riski göze alamam bünyeme yemek girmeyince sinir giriyo. Tansiyonum fırlıyo mu düşüyor mu bilmiyorum ama onada bir şeyler oluyor. Ne zaman diyete niyetlensem ilahi bir güç "napıcan kız dünyanın derdi sana mı kaldı götüüürrr" diye sesleniyor. Vallahi tükendim. Yesen olmuyor, yemesen olmaz.. Mesela uyanıyorum 5 dakika geçmeden açım diyorum herkes bi yuh çekiyor daha gözünü yeni açtın dercesine. Siz rüyada tam ağzınıza su böreğini götürürken uyanmak ne demek bilir misiniz? Bilmeyin çok acı çoook. Annem diyor ki kızım sence de çok abartmıyor musun? Anne alt tarafı bi tencere dolma şimdi oturup bunun kavgasını mı yapıcaz yani? Hayır anlamıyorum lokmalarımda gözün varsa söyle? Bir de diyor ki diğer kızların aklı çıkıyor kilo alıcam diye, ah anne ya sen beni nasıl kıyaslarsın diğer kızlarla? Beni beni tosununu... Ayrıca tabiki pişman değilim, hala yiyemediğim diğer güzel nimetleri düşünüyorum. Yani bir de üç günlük dünya en azından aç gitti demezler.
27 Kasım 2017 Pazartesi
Keşke marka göstermeye çalıştığınız kadar insanlığınızı göstermeye çalışsanız...
Bazı insanlara gerçekten çok acıyorum ya arkadaşlar sizin hayatınızda arabanızın, ayakkabı ve çantanızın markasından başka bir şey yok mu gerçekten? Çok merak ediyorum neyi ıspatlamaya çalışıyorsunuz? Ya tamam kabul insanı bir ayakkabı bir çanta yada bir araba mutlu edebilir evet ama bunu bu kadar gündeminize oturtmak bilemiyorum ne kadar doğru. Valla artık ancak gülebiliyorum. Kız fotoğraf çekiyor işte arkadaşlarıyla kahve sohbet muhabbet falan güya ama arkadan o Michael Kors yada Burberry çantası illa gözükecek. Kız niye boşu boşuna numara yapıyorsun direk çek koy aldığın fiyatı falanda yaz daha iyi. Biz anlıyoruz senin olayını yani boşuna kasma. Hele bazıları var Chanel çanta takıyor ama metrobüse binerken akbiliyle öğrenci basıyor siz nasıl bir sürümsünüz ya kız o çantayı takanın metrobüste ne işi var? Çakmacı seni. Bir de çantayı öyle bir özgüvenle taşırlar ki vallahi orjinalini takan öyle özgüvenle taşıyamaz. Bugün bir karikatür gördüm keşke koysaydım buraya buna çok güzel bir örnek olurdu. Karikatürde saatiyle arabanın direksiyonunu çekmeye çalışan erkekler bunu arabaya para verip kiralayarak yapıyordu sırf hava atabilmek için. Ulan bir günde gidin bir çocuk sevindirin, hayır kurumlarına bağış yapın ne biliyim. Bi kere de bunu yapıp atında biz utanalım. Bunlar hep görmemişlik ve maalesef görmemişliğinde çaresi yok. O tip insanlar aynıdır ve asla değişmezler. Hangi okula, hangi ülkeye, hangi topluma giderlerse gitsinler. Yani ne biliyim arkadaşlar keşke marka göstermeye çalıştığınız kadar insanlığınızı göstermeye çalışssanızda bizde biraz utansak.
Bana çok Black Friday anneciiiiiimmmm
Black friday hunharca alışveriş yapılan, böbreklerin kasada kaldığı, üç yetimin hakkının kızların makyaj malzemelerine hiç acımadan verildiği, mağazaların meydan muharrebesine döndüğü, anaların babaların ve en çokta sevgililerinin peşinden sürüklenen erkeklerin için için ağladığı bir gün... Ben bu çılgınlıktan sadece bir gün önce haberdar olduğumdan maalesef bu amansız savaşa çok hazırlıksız yakalandım. Çünkü bilmiyordum ve çoktan bir sürü alışveriş yapıp tüm paramı harcamış, kredi kartımın dibini görmüş, kenarda yalnızca soğuk bir su parası bırakmıştım. Anlayacağınız bana bayağı bir Black Friday olmuştu. ANCAK bir prenses asla tam olarak çaresiz değidir dedim kendime ve hemen Bababank'a başvurdum geri ödemesiz prenses kredisi çıkarttırdım ve bu zorlu mücadeleyi hasarsız atlattım. Yani o mağazaların önünden ciğerine bakan kedi gibi geçmek, yanımdayken dokunamamak bende ciddi hasarlara sebep olurdu. Kız olmak vallahi zor ya hayır ben bedensel kısımlarını geçtim bu işin biz ruhsal olarak ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Ponçik kalbimizi alamadığımız bir kıyafet bile ne kadar derinden yaralıyor bilemezsiniz.
22 Kasım 2017 Çarşamba
Ah Yalın ah bari sen yapmasaydın..
Hatırlar mısınız bilmem yıl 2005 Yalın "Bir bakmışsın" diye bir şarkı çıkardı. Ay çıkardı ney se sanki şarkıyı çıkartırken yanındaydımda bana fikrimi sordu "Ya sence nasıl bu şarkı tutar mı?" diye hahahahaha. Tabi Yalın'da genç o zamanlar minnoş bir şarkıcı elinde gitarı bağıra bağıra söylüyor "Güvenme o kadar aşkıma hiç öyle sağlamda değilsin, titrerim kendi üstüme benden değerli değilsiiin..." Bizde bir Yalın sever olarak güvendik ona platoniklerimize dedik ki pardon sen kimsin yani (bu arada ben 8 yaşındaydım :D) ve bağırmaya başladık: "Bir bakmışsııııın ben yokmuşum üzülmeye doymuşuuum isyanımı yola koyup hayatından kaybolmuşumm..." Buraya kadar her şey güzeldi de 2015'te yine Yalın "Bir bahar akşamı" şarkısını çıkardı film orda koptu. Bu sefer de "Bir bahar akşamı sen diye öldüm ben" dedi. Yalın bir şey sormak istiyorum. O 10 yılda ne yaşadın anlatsana biraz? Hani senden değerli değildi? Hani kendi üstüne titrerdin? Hani yoktun? Hani kaybolmuştun? Yalın sen bunu yaptıysan bu gençlik napsın ha? Ölsün mü bu gençler? Hiç düşünmüyosun hiç.. Ben gerçek bir Yalın sever olarak gönül koydum haberin olsun. Oysa ki ben buz gibi bir havada konserine gelip telefonumun şarjı bitene kadar flaş tutmuştum ve şarkılarını bağırarak söylemekten hasta olmuştum..
19 Haziran 2017 Pazartesi
Ergenlik dönemi; müzik sorunsalı
Nasıl bir ergenlik yaşadıysam artık Allah beni bildiği gibi yapsın. Telefon melodim Musa ft. Gülşah Çek git bebeğimdi ya anlayabiliyor musunuz? Gece uyurken telefon çalardı bide o zaman fingirdek dönemlerimiz ya katiyen telefon ortada durmazdı yastığın altında dururdu. Ay neyse işte bir çalardı gecenin kör vaktinde "musa musaaa gülşah gülşahh yalnızım yalnızım yalnızım... Çektiiin gittin bir hoşçakal demedeeeeen şimdi bakarım ardından yalnızım bennn" Bu melodiyle uyanıcak kadar ne yaşamış olabilirsin kızım sen? Hele bide Tripkolik gözlerinin yeşilini özledim vardı hayatım boyunca yeşil gözlü platoniğim bile olmamasına rağmen ağlayarak dinlerdim o şarkıyı. Norm eksik etek ve Diyar Pala unutmaz zaten. Bir kere bir kız olarak eksik eteği hangi kafada söylediğimi inanın bende bilmiyorum ama şarkıyı söylemek bana dehşet zevk verirdi hepside ezberimdeydi. Hadi bunada tamam pompalamasyon ulann?? Ne mana kardeşim diye sorarlar adama? Ceza fark var dinleyip tribe girmişliklerim Sagopa baytar dinleyip asileşmişliklerim var. İnanın hiçbirine yapacak tek bir açıklamam bile yok. Hani bu sadece rap kısmıydı pelinsu şarkılarından bahsetmiyorum. Bkz; adam olaydında beni alaydın, doktor değilim ama hastam çok, birini bıraktım ikincisi sırada unuttum sayısını üçüncüsü kim acaba vs. BEN YAŞAMAK İSTEMİYOM YA. Bunlar nasıl anılar? Biri beni vursun derhal!
Hayatı karışık hale getirmeyin..
Özlüyorsanız, arayın.
Görüşmek istiyorsanız, davet edin.
Daha anlaşılır olmak için, açıklayın.
Kafanıza takılan bir şey varsa, sorun.
Beğendiyseniz, açık olun.
Hoşlandıysanız, belli edin.
İstiyorsanız, sorun.
Seviyorsanız söyleyin.
Allah senin ömründen alıp nesli tükenen hayvanlara versin inşallah
Beddua etmeyi seven ve insanların kötülüğünü isteyen bir biçıs değilim ama bazı ahlak terbiye karakter ve şeref fukaraları itiyor beni. Ben napıyım? Yani öyle ki bunlar boşu boşuna bizim oksijeni tüketiyolar o derece gereksizler. Hani bazen şey raddesine geliyorum "Allah seni alsın ya valla alsında kurtulak". Bu nedir yani. Resmen Allah insanoğlunu yaratıp akıl zeka karakter gibi özellikler verirken arada bunlar da kaynamış bunlara o özellikler nasip olmamış. Zaten dünyaya yollanınca kontrol etmeyi de unutmuşlar ceremesini biz çekiyoruz. Ama ALLAHIM CAN KURBAN SEN ÇOK BÜYÜKSÜN YARATIYON BARİ KONTROL ET!!! Biz bittik biz tükendik öldük biz çünkü.
13 Haziran 2017 Salı
Yanlış yapan herkes pişman olacağı günü beklesin!
Ben haksız yere birine yanlış yapıpta pişman olmayacak adam tanımıyorum içiniz rahat olsun. Zaten biz affetsek Allah affetmez. Kolay mı öyle sana değer veren, seni seven insanları üzüp, kırıp sonrada hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönüp gitmek? Değil işte. Biri size yanlış yaptığında yanlışına yanlışla karşılık vermeyin çünkü ne yapabilirsiniz ki çirkinleşmekten başka? Onun gibi duygularıyla mı oynayacaksınız? Herkese rezil mi edeceksiniz? Bildiğiniz her şeyini ortaya mı dökeceksiniz? Onun arkasından başkalarıyla mı olacaksınız? Farklı biri gibi mi davranacaksınız? Arkasından aslı astarı olmayan şeyler mi sallayacaksınız? Ee ondan ne farkınız kaldı? Hayatta her zaman her şeyin bir bedeli vardır en çokta yanlışların. Merak etmeyin tecrübeyle sabit konuşuyorum at gibi koşarak giden kim varsa it gibi sürüne sürüne geri dönüyor. İnsansın, nasıl hata yapacağın duygulara kapılıyorsan bir gün pişman olacağın duygulara da kapılacaksın. Benden size tavsiye size yanlış yapanı affetmeyin. Çünkü yine yapacak. Yapmaz demeyin yapıyorlar.
Seviyorsan git konuş bence!
Eğer birini seviyorsanız saçma sapan şeylerden gurur yapıp oturduğunuz yerde beklemeyin. Yani mesela ilk o yazsın, ilk o sevdiğini söylesin, ilk önce o görüşmek istesin, ilk önce o güzel sözler söylesin.. Manyak mısınız abi siz? 3 günlük dünyada neyin kafasını yaşıyorsunuz sorması ayıp? Yarın o ölse mezarına gidip şey mi diyceksiniz "ya ben aslında seni çok seviyordum ama ilk senin söylemeni bekledim. E beklerkende sen öldün". Ya da tam tersini düşünelim, siz öldünüz diyelim söyleyemeden gitmek fazla pişmanlık verici olmaz mıydı? Şahsen benim gözüm açık gider. Denemeden sonucunu biemezsiniz, bu yüzden korkmayın. Size gidip ağzınıza sıçan insana ben seni seviyorum deyin demiyorum tabi ki ona Allah belanı versin bile demeyin. O köpekler hak ediyor mu ki sizin güzel duygularınızı? Yani güzel duygu derken sevmekten bahsettim beddua kısmından değil.. Bu işlerin kızı erkeği olmaz ne yani kızların gururu var erkeklerin yok mu? Ya da erkeklerin var kızların yok mu? Siz de ne varsa karşınızdaki insanda aynı şeylere sahip her şeyi tek taraflı düşünmeyin. Tabi bunları söyledim diye bokunu çıkarıp medine fukarası gibi yapışmayın amk sizin sağınız solunuz belli olmaz. Doğru anı yakalayın tutun kolundan "ben seni seviyorum ama sen beni sev diye değil karşılık beklemeden seni sen olduğun için seviyorum" deyin. Zaten sizi seven insan o an tutar elinizi, eveleyip geveleyenide siktir edin. Onu sevdiğiniz süre zarfında bir kez dahi olsa sizi sevdiğinize pişman etmeyen insanlardan esirgemeyin sevginizi. Bugünlük aşk dersimizi burada noktalıyorum küçük sincaplar. Öptümm :*)
Kız yelloz sen hala ölmedin mi?
Allah affetsin bazı kızları günahım kadar sevmiyorum. Bu mu günah mı deseler günahı seçerim öyle yani. Ha sanki ben onları sevmiyorum da onlar bana bayılıyor mu? Tabi ki hayır. Karşılıklı nefretleşiyoruz. Kız vallahi öyle böyle değil görünce kusma isteğiyle birlikte bir titreme geliyor. Onlar beni neden sevmiyor? Çünkü ben çıkarlarıma göre onlara yavşamıyorum yani onlar gibi şırfıntı olduğumdan değil. Sürekli insanları kendilerinden aşağı görmeler, sürekli maddi şeyler ve ortam yüzünden yaklaşmalar, sürekli kendilerini çok harika sanmalar, hep en iyisini ben bilirim tavırlarını, hep başkalarını kötülemeye çalışmalar falan. Kız siz kim köpeksiniz? Örgüt mü oldunuz başımıza hayır yani derdimiz yetmiyormuş gibi bir de bu sizle mi uğraşıcaz ya fenalık geliyo bana. Yüce yaradanım sizi yaratıp kontrol etmeyi unutmuş sizde kendinizi vip sanıyosunuz hahaha ay dur gülme geldi :D Daha fazla gıybetinizi yapıp size benzemeyeceğim. Bayyy
Aile desteği önemli tabi..
İnstagramda bir video izledim baba ve kız bir sokaktalar adamın biride enstrüman çalıyor. Kız galiba balerin ve bale yapmak istiyor babasına bakıyor babasını görmeniz lazım nasıl destek veriyor yapabilirsin falan diye. Ay ne kıskandım ya benim babam olsa zaten en başta bale yapmama salça olurdu, başlardı hemen "nerede saçma sapan bir iş varsa sen ordasın, git adam gibi hobiler edin" falan der mesela eskiden "git iki test çöz ben ne için bu kadar paralar döküyorum..." diye başlardı tabi şimdi büyüdüm bu seferde "bir gazete aç oku senin dünyanın gerçeklerinden haberin var mı" diye başlar. Atıyorum desem ki "babacığım ben blog yazıyorum" normal baba "ah canım kızım ne üzerine yazıyorsun senin adına çok sevindim" der. Benim ki "boş beleş işer tam senlik aferin sen böyle devam et" der. Amaannn yeaa yaptıklarımla babamın gurur duymasını beklemeyi çoktan geçtim. Küçükken sınav olurdu bir tek ben 100 alırdım koşa koşa babama yetiştirirdim "o zaten senin işin, olması gerekeni yapmışsın" diye hevesimi kursağımda bırakır benim sinir sistemimle oynardı. Sonra baktım yaptıklarım hiç takdir edilmiyor ve daima başka çocukların siktiri boktan başarıları anlatılıyor bende koyverdim. Neyse işte ne anlatıyordum balerin kızı babası o kadar güzel teşvik ediyor ki kıskanmadım desem yamulurum biz öyle sokağın ortasında bale yapmak istesek bir ton küfür eşliğinde orayı terk eder beni rezil etti diye. Napak bizde böyle aile desteğiyle büyüdük ama gelecekteki kendime söz çocuklarımın tercihi ne olursa olsun saygı duyup onlara destek çıkıcam çünkü bu dünyadaki en güzel şey arkanızda sizi destekleyen birilerinin olması..
10 Haziran 2017 Cumartesi
Diyetteyiz diye menüyede mi bakmayalım?
Hepimiz en nihayetinde çapkın insanlarız. Şurda biz bizeyiz birbirimizi kandırmayalım. Aman çok istiyosanız kandırın sanki biz sizin güzel kız yada yakışıklı erkek görünce ayran budalası gibi ağzınızın açık kaldığını bilmiyoruz. Kardeşlerim bakın ben Allahın bildiğini kuldan saklamam şahsen yakışıklı beyler görünce kendime çokta hakim olamıyorum napiiim? Geçende aile içinde minnoş bir sohbet gerçekleştirirken babama dedim ki "30 sene nasıl evli kaldınız sıkılmadınız mı?" babam önce dalga geçiyorum sandı "valla sıkıldık ama napıcan el mahkum sen bana bul bir tane" falan dedi. Sonra baktı ki ben ciddiyim "sen bu konu hakkında ne düşünüyosun" dedi. Valla dedim "baba ben hayatta 30 sene yüz yüze bakamam bana fenalık gelir" tabi babam bunu duyunca şöyle bir baktı.... ve dediki; "eşoleşekkkk 7 kocalı hürmüz gibi sürekli koca mı değiştiricen, yılda bir düğüne geliriz artık" diyerekten beni bir ezdi, bir geri püskürttü ve özgürlüğüme mani oldu. Kardeşim düşünce özgürlüğüde kalmamış. E napak? Dünyanın tüm nimetlerinden geri mi kalak? Diyetteyiz diye menüyede mi bakmayak? Ben bakarım arkadaş diyette olabilirim ama yemedikten sonra ufak bir göz gezdirmekten zarar gelmez. Dİ Mİ ?????
Hayat bu;
Bazı şeyler yanlış gidecektir. Gülümseyip baştan alınız.. Bu güzel olmadı mı? Tekrar tanışın. Bitti mi? Birbirinize yeniden aşık olun. Yemeğiniz mi yandı? Sevdiğiniz sandviçten yapın. - Her gün sabah oluyor :)
9 Haziran 2017 Cuma
O son kusura bakacaktık;
Bu zamana kadar hep "önemli değil"ci olduk. Bir gün de çıkıp demedik ki "kusura bakıyorum lan napıcan". Halbuki desek şuan bu hallerde olmazdık yani aslında olurduk ama kalbimiz kırık olmazdı belki hani havalı bi gidiş yapardık. Aman neyse ya ne diyorum ben. Aldatıldık, adı "boşluktaydım, kafam karışıktı" oldu. Terkedildik, adı "ısınamadım, sevemedim" oldu. Yalan söylediler, "ya o an öyle gerekti aslında niyetim yalan söylemek değildi sen yanlış anladın" oldu. Tabi ya zaten biz malız hep biz yanlış anlıyoruz. Bir gün bile bir sürpriz hadi geçtim sürprizi bi papatya koparmadılar bizim için, adı "ben aşk sevgi insanı değilim o toplara hiç giremiyorum" oldu. Bizi bırakıp kıta değiştirdiler, "o planı yaparken seninle küstük hem zaten bu eğitim için" oldu. Eski sevgileleriyle yada fingirdedikleriyle mesajlar yakaladık "arkamdan bir şeyler sallamış ağzının payını verdim" oldu. Tabi canım Alain Delon'sun ya sen herkes sana hasta amk kekosu. Biz evde yazmalarını beklerken onlar kız arkadaşlarıyla doğum günlerinde, klüplerde, ders çalışmalardaydı adı "arkadaşlarlaydık ya nolucak ki" oldu. Arkadaş falan değil boynuzlandık haberiniz olsun da. Bundan sonra bakın arkadaşım kusura bakın ki keko gibi ezilen, üzülen, mal gibi arkasından bakan siz olmayın. Ben bu zaman kadar hep "önemli değil" ci oldum kusura bakmadım bu saatten sonra bizde her şeyin kusuruna bakılır asıl siz kusura bakmayın :)
5 Haziran 2017 Pazartesi
Keşke dememek için size verilenlerin kıymetini bilin.
Kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız varmış. Kendisiyle evlenmek isteyen uzak ülkelerden gelen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş. Kimseleri kendine layık görmüyormuş. Kıza gönlünü kaptırmış, aynı kasabada yaşayan genç bir delikanlı da bu kızı istemiş. Ama kız onu da beğenmemiş. Bizim delikanlı günün birinde kasabadan ayrılmış. Başka biriyle evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.
Uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. Aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. Tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan bir evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. Kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. Kocasını evden çıkarken görmüş. Kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. Üstelik zengin de değilmiş. Nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. Kız kapıyı açınca adamı tanımış. Adam sormuş:
– Sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
Kız da ona:
– Sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
Adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. Önce çok güzel sarı bir gül görmüş. En güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. Tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. Bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
Kız gülü almış ve adama demiş ki:
– Bak gördün mü? Her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. Bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
Hayatta da iş işten geçmeden ve pişman olup keşke diyerek arkamıza bakmamak için sahip olduklarımızın kıymetini bilmeliyiz çünkü dünya da her güzelin daha güzeli her iyinin daha iyisi mutlaka vardır ve hep en iyisi bizim olacak diye bir kaide yoktur. Bazen bizde en güzel gülü ararken fark etmeden bahçenin sonuna varıp en kötü manzarayla karşılaşabilir ve bir daha geri dönemeyebiliriz..
Efsane geri döndü ama yaralıyım..
Arkadaşlar uzunca bir süre tarifsiz acılar çekip sarsıldıktan sonra dedim "kızım kendine gel onlar kim köpek acaba seni üzecekler hayır gerekirse sen üzüleceğin konuya kendin karar verirsin, sen bir piremsessin otur düşün, çalıştır saksıyı.." Sonra acılarımın üzerine soğuk bir su içtim kalan sağlar bizimdir diyerekten yoluma devam etmeye karar verdim. Anacım bir ara her şey o kadar üst üste geldi ki kendime ölüm süsü verip ülkeyi terketmeyi düşündüm, 1 sene evden dışarı çıkmamayı düşündüm, yardım kuruluşlarına üye olup kendi hayatımı siktir etmeyi düşündüm işte ne bileyim aç çocukları doyurmaya gideriz, yaralı insanlara tedavi şey ederiz, eğitimsiz bebelere ders veririz, bir organ bağışı olur kan bağışı olur.. Ulan babannemin yanına yerleşmeyi bile düşündüm bu kadar stres sana fazla kızım topla çantayı köye yerleş dedim, ara sıra dağlara çıkar reyhan toplarsın uzaklara dalar tribe girersin dedim oda hiç bana göre değil bi kere köyde kuaför yok şehir 100 km uzaklıkta, benim dip boyam var, kesimim var, röflelerimin yenilenmesi var, manikür ve pedikürüm var allah affetsin kaş bıyık ve ağdadan bahsetmiyorum.. Makyajı, parfümü ve kıyafeti hiç anlatmayayım zaten. Yok bu iş böyle olmaz şuan yaralı bir savaşçısın ama unutma sen bir efsanesin diye düşünerek hayata tutunmaya karar verdim. Kilo alarak, kendimi bakımdan mahrum bırakarak, ve ponçik kalbimdeki kırıklıklarla yaralı olarak geri döndüm. Benden tavsiye şu kafaları yaşayacağınıza bir yerlerden atlayıp kurtulun daha iyi. Hayır hiç birimiz kolay değiliz, alayımız kafadan kırık ama yaşadığımız hayatlar bizden de kırık anasını satıyım.
4 Haziran 2017 Pazar
Beklentiler = Hayal kırıklıkları
Nazım Hikmet uğruna sayısız mektuplar, şiirler ve hatta kitap yazdığı Piraye'sini bile 20 sene sonra bir başkası için terketmiştir ve hikayenin sonunda aşkından ölen Piraye'yi uğruna öldüğü Nazım bile hatırlamıyor. Bu dünyadan güzel şeyler beklemeyin çiçeklerim..
Olmayanı zorlamak caiz midir hocam?
Kesinlikle olmayan bir şeyi yok bu olmuyor diye bırakıp yoluma devam edemiyorum, ha belki anlık bırakışlar söz konusu olabilir ama asla öylece bırakmam bir gün tekrar peşine düşerim. Hayatımın özeti işte; her zaman ve daima olmayanı zorlamak.. Ulan keşke şu gamsız manyak karılar gibi olsam da kendimden başka kimseyi gözüm görmese, her şeyi bu kadar takmasam, insanları umursamasam ama maalesef işte napıcan bizde böyle bi değişiğiz.. Resmen Nihat Hatipoğlu'nu arayıp "olmayanı zorlamak caiz midir hocam?" diye sormak istiyorum.. Belki şu "sevdiğini yarı yolda bırakmanın günahı nedir?" diyen bebeden sonra benimde bi şansım olur dostlar.. Vallahi saçıma aklar düştü be.
1 Haziran 2017 Perşembe
Bu şey değil mi ya? Kalbim..
Evet saygı değer kardeşlerim bu resimde gördüğünüz benim kalbim (temsili). Bu kapı kullanılmamak üzere kapatılmıştır bazı namussuz şahsiyetlerden mütevellit ve uzun bir sürede sanmıyorum hizmet verebileceğini..
26 Mayıs 2017 Cuma
"Herkes kalbinin ekmeğini yer" demiş Seda Sayan..
Bu dünya da bizden daha değerli hiç kimse yok bunu hiçbir zaman unutmayın. Biri size çirkin dediyse çirkin olacak aptal dediyse aptal olacak ya da farklı bir sıfat koyduysa o sıfata bürünecek haliniz yok. Bu yüzden insanların ne dediğini umursamaktan vazgeçin. Kulağınıza hayali bir kulaklık, gözünüze de hayali bir gözlük takın ve kendi iyiliğinizi ilgilendiren şeylerden başka hiçbir şeyi umursamayın inanın böylesi daha hayırlı. Bu zamana kadar hep etrafınızdakilerle güldünüz ama ağlarken yalnızdınız bunu unutmayın. Hayat o kadar kısa ki bir dakika sonranızın bile garantisi yokken her şeye üzülmek neden? Kim için ne için? Emin olun ölseniz etrafınızdan iki gün yalandan yas tutar bir kaç damla timsah gözyaşları akıtırlar ve söyleyecekleri en fazla "ay yazık ya iyi insandı" bazı şeref yoksunları bunu bile söylemez orası ayrı. Siz bu dünyaya tek geldiniz ve her şeye rağmen güçlü olup ayaklarınızın üzerinde durmak zorundasınız bilmelisiniz ki her karanlık gecenin mutlaka bir sabahı vardır. Daha hayat çok şey çıkaracak karşınıza evet üzüleceksiniz kabul ama kan kussanız kızılcık şerbeti içtim diyeceksiniz ve hiçbir zaman kalbinizin güzelliğinden ödün vermeyeceksiniz çünkü ne zaman birinin iyiliğini ister ve onun mutluluğuyla mutlu olursanız Allah çok daha güzellerini size nasip eder çünkü herkes kalbinin ekmeğini yer..
En nihayetinde hepimiz hayatta birer öğrenci değil miyiz?
Hayatta öğrenmemiz gereken çok şey var aslında;
Nefretin soğukluğu, sevginin sıcaklığı gibi..
İnsanların yalanları, duyguların masumluğu gibi..
Kinin büyüklüğü, affetmenin zorluğu gibi..
Kalp ağrıları, göz yaşları gibi..
Hayata dair acı olan ne varsa öğrenmen gerekir ki daha ağırlarıyla karşılaştığımızda umursamazca gülebilmek için. Kalbimiz kırıldığında yapboz misali parçaları yeniden birleştirmek için. Gözyaşlarını tek başına silebilmek için. Herkese ve her şeye rağmen gülümseyebilmek için. İçinde fırtınalar kopsa bile yüzünde hep güneş açması için...
Kitaplara yorum yapan yorumsuz yorumcular..
Çok fazla kitap okuyan biriyim ve hemen hemen her kitap türünü okuyabilirim. Kitapları almadan önce de hep yorumlarını okurum. Geçen gün "After" kitabını önerdiler dedim bir de bunu okuyayım ve evet kitap ciddi anlamda sürükleyici tabi ormantik kısımlarıda söylemeden geçemeyeceğim dostlarım. Aslında kitabın temel yapı taşı o yani tabi yalnız insanlar olarak okurken zaman zaman yine mi amk falan diyebiliyoruz ama olsundu. Neyse ben bu kitabı almadan önce girdim yorumlarına baktım salak kezbanın biri bir yardırmış.. Yok efendim hep aynı hikayeymiş bayatlamış artık, yok efendim zengin ve serseri çocuğun masum kızla olan ilişkisiymiş, yok efendim çocuk kızı arabasıyla alıp malikanesine götürüyormuş, kız hayatının ilk öpüşmesini yaşıyormuş sıkmış bilmem ne. Ulan salak çocuk kızı bağcılardaki merdiven altı dairesine götürürken minibüse binip "abi iki öğrenci" diyecek değil ya. Ya da kızı kerhaneden toplayıp "pezevenklerin elinden aldım" diye bağıracak değil ya. Hadi bunu da geçtim kafasında takkeyle mi gezsin napsın aq. Kızın kafasındaki hikaye muhtemelen şu; çocuğun fakirlikten ağzı kokuyodur ama çok gururludur, her gün saçını arap sabunuyla yıkadıktan sonra limonla yana yapıştırır, gömleğini pantolonun içine sokup düğmeleri sonuna kadar kapar 3310 kabınıda kemeriyle beraber beline bağlar, ucu sivri rugan kundurularının arkasına basarak namaza gider.. Namazdan çıkıp eve doğru giderken bir kerhanenin önünden geçer ve bir de ne görsün güzeller güzeli bir kız orospu olmak üzere, kerhanedeki pezevenk beylerimizle Allah yolunda bir sohbet yaptıktan sonra kızı pezevenklerin elinden alır, minibüse binerler tam o sırada minibüsçü abimiz "arkadan vermeyen kalmasın" diye bağırır. Fakir ama gururlu olan gencimiz hemen "bağcılar meydan iki öğrenci abi" der ve kıza mahsun bir bakış atar. O artık onun helali olmuştur. Arka fonda Medineye varamadım ft. Arsız Bela..
Daha fazla devam edemeyeceğim gerçekten arkadaşlar eyvallah tabiki hiç kimseyi hiçbir durumu küçümsemiyorum lakin böyle de hikaye mi olur kardeşim yani tabi ki ilgi çekmesi için kadın karakterleri o şekilde belirleyecek. Güzel rabbim akıl ihsan ederken şemsiyeli gezen güzel kızlarımız...
Daha fazla devam edemeyeceğim gerçekten arkadaşlar eyvallah tabiki hiç kimseyi hiçbir durumu küçümsemiyorum lakin böyle de hikaye mi olur kardeşim yani tabi ki ilgi çekmesi için kadın karakterleri o şekilde belirleyecek. Güzel rabbim akıl ihsan ederken şemsiyeli gezen güzel kızlarımız...
20 Mayıs 2017 Cumartesi
İnsanların bahçelerinden çıkın..
Vakti zamanında bir adam, bir başka binayla paylaştığı bahçesi olan bir evde yaşarmış. Bahçeler ortak, binalar ayrı. Adam evinde işiyle o kadar meşgul ki, bir kez bile bahçeye dönüp bakmamış, bahçe çer çöpten, ölmüş bitkilerden, tenekeden geçilmiyor.. Bir gün yan binaya bir kadın taşınıyor, kadın evdeki ve kendi işlerini bitirince bahçe dikkatini çekiyor ve bahçesini düzeltmeye karar veriyor. Kadın kendi tarafındaki ölmüş bitkileri topluyor, yenilerini ekiyor, çimler seriyor.. Bir kaç haftaya kendi bahçesi mis gibi oluyor. Kendi tarafı bittikten sonra, yan tarafın halini görüp burayı böyle bırakmayayım diyor ve adamın tarafını da düzenlemeye başlıyor. Aynı kendi bahçesi gibi cennete çeviriyor, mis gibi çiçekler,yemyeşil ağaçlar.. Şans eseri bunu camdan gören adam bahçeyi çok beğeniyor. Adam bahçeden çok memnun yaşamaya devam ediyor. Bir kaç gün sonra kadın yeniden bahçeye çıkıyor, bahçeye farklı şeyler ekmek istiyor. Kendi tarafına da adamın tarafına da farklı farklı ağaçlar dikiyor. Adamın tarafına ektiği ağaç şeftali ağacı olunca ipler kopuyor. Bu adamın hayatta en nefret ettiği şey şeftaliymiş meğer.. Derhal kapısına dayanıyor kadının. Bugüne kadar bir kez bile iletişim halinde olmadığı bu kadına derhal o ağacı ordan sökmesini söylüyor. Kadın üzülüyor ama sessiz sedasız ağacı söküp atıyor. Madem istemiyor bir daha da ilgilenmem bahçeyle diyip asla onun tarafına ilişmiyor. Adamın bahçesi bir kaç hafta içinde yeniden çöplüğe dönüyor. Gelelim ana temaya; hepiniz hikayeyi okur okumaz adamın ne kadar kaba olduğunu düşünüp "insan bir teşekkür eder" falan diyorsunuz. Fakat "sınırlar". Bahçede bir çit ya da benzeri bir şey yoktu. Adam teşekkür edebilirdi ama rica etmemişti ki. Sınırlar. Kimse istemedikçe birinin bahçesine girmeye ve sırf siz istediniz diye düzenleyip teşekkür beklemeye hakkınız yok. Biz de insanların hayatlarına çok burnunu sokan, kimse istemeden bir şeyler deneyen ve teşekkür bekleyen insanlardık. Ama haklılar, çünkü istemediler. İnsanların bahçelerinden çıkın arkadaşlar.
11 Mayıs 2017 Perşembe
Kin tutamama sorunsalı
Allahım hiç kimseye kin tutamamam beni cidden çok sinirlendiriyor. Salak mısın kızım sen insanlar senin ağzına sıçıyor bir otur bir düşün de ki yarabbim ben ne yapıyorum? Bana canım diyene canımı veresim geliyor süzük müyüm neyim anlamadım ki? Kin tutmak, intikam almak istiyorum, bana kötülük yapan tüm pislikleri yakıp küllerinde dans etmek istiyorum. Anlatabiliyor muyum? İyi biriydim lan ben harcadınız beni köpekler. Hanginize iyilik yaptıysam karşılığında milyon tane kötülük buldum. Memnun musunuz bari? Bazen kendime diyorum gökyüzünden melek olarak düştün sanki aq sana mı kaldı her boku affetmek "affetmiyorum ulan allah belanızı versin şerefsiz insan müsvetteleri ben çektim şimdi sıra sizde geberin inş" deseneee!! Benden adam olmaz vallahi billahi olmaz. Aferin kızım sen bu saflıkla salaklıkla devam et daha çok göt gibi kalırsın annem müstehak sana..
10 Mayıs 2017 Çarşamba
Kafalar sütlaç
Hem hayatımı yaşayıp çok mutlu olmak istiyorum hemde köprüden kendimi tepe üstü bırakıp şu bahtsız kaderime son vermek istiyorum. Hem çok yemek yemek istiyorum hemde zayıflamak istiyorum. Hem saçlarımı kısacık kestirmek istiyorum hemde uzun uzun dolgun ve hacimli bukleler istiyorum (blendax reklamı), hem eski sevgilimi istiyorum, hem yeni aşklara yelken açmak istiyorum, hem hiç evlenmemek istiyorum hem hemen evlenip üzerine bir de çocuk yapmak istiyorum. Hem ülke ülke gezmek istiyorum hem de götümü kaldırmak istemiyorum. Hem makyaj yapmak istiyorum hem üşeniyorum. Hem arabam olsun istiyorum hem trafikten korkuyorum. Hem sosyalleşmek istiyorum hem insanlardan tiksiniyorum. Hem sigara içmek istiyorum hem sağlıklı kalmak istiyorum. Hem çok kindar lanet pislik bi karı olmak istiyorum hem daha iyi olmak için çabalıyorum. Napıyorum lan ben? Neyin kafasını yaşıyorum? Allahım bir yardım eli please???
6 Mayıs 2017 Cumartesi
Ayrılık sonrası sorunsalı
Ayrılıkta en az ilişki kadar sıkıntılı bir durum kankalar. Ayrılık sonrası bi kere her yerde ya "öf sen kimsin be salak" yada "ölüyorum ulan Allahsız" dercesine şarkılar paylaşılır, sözler yazılır. Bu çektiğiniz acının boyutuna ya da dışarıya güçlü görünmeye çalışmanıza bağlıdır. Şimdi birbirimizi kandırmayalım. Ben sevdiği birinden ayrılıpta götü başı dağıtmayanı tanımıyorum. Abi haklısınız da, korkunç bir durum çünkü. Düşünsene canım diyorsun, canın gidiyor. Neyse duygusallık yok, hiç sevmem zaten. Konu ne zaman aşk olsa hamilelik hormonları azmış ablalar gibi oluyorum. Ay bide şey var etrafında sürekli ciğere bakan kedi gibi seni izleyip sevgilinden ayrılmanı bekleyen, ayrılınca da tepene üşüşen akbabalar.. "Ayrıldınız mı?" "Boşver zaten sen çok güzel ve çok iyi bir kızsın daha iyilerine layıksın" vs. Sanane amk? Sananeee!!!! Ay hiç çekemiyorum bu tayfayı ya. Özel eğitim almış gibiler. Tabi ex boy friendimizin yakasına yapışan yellozları da unutmamak lazım. Allahım kafalarını sürtüp sürtüp kıvılcım çıkartıp, bacaklarını kollarını ayırıp kurtlara kuşlara yem etmek istiyorum. Ulan piyasada adam mı yok git şu yavşak tayfaya yazıl. Onlar zaten havada uçan dişi kuşa bile yazılıyor sana mı yazılmayacak? Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi sürekli muhabbetini açıp, fotoğraflarını gösteren arkadaşlarımız ve o an dünyayı tersten seyretmek var. Aniden gelen nefes darlığı var. Onlar buna "özlem" diyor, bense "kronik bronşitim tuttu yine yeaa" diyorum...
28 Nisan 2017 Cuma
Bundan sonra sana yalnızca El-fatiha
Nankörsün. Düştüğünde sana el uzatan, her anında bir şekilde yanında olan birini hiçe sayacak kadar nankörsün. Artık sana söyleyecek tek bir cümle, uzatacak el bırakmadın ve hatta içimde minik bir merhamet, sevgi-şevkat tanesi bile bırakmadın. Bu benim değil senin suçun, bunu ben değil sen seçtin. Şuan kendime sinirimden senden nefret ediyorum çünkü sen benim nefret edeceğim kadar bile umrumda değilsin. Zaten sen ne değersin, ne de değişirsin. Mide bulandırıcı tavırların, tiksindiren nankörlüğün bir de beş para etmez karakterin dışında sahip olduğun hiçbir şey yok. Bence sen buna üzül.
Herkes kendine yakışanı yapar!
Bir insanı "ben nerede hata yaptım?" yada "bu kadarını hak etmedim.." tarzı cümleleri kendisine söylemek zorunda bırakıp sabahlara kadar ağlattıktan sonra size dönmesini beklemeyin. Dönmez. Yani şahsen ben dönmem. Sen benim ağzıma sıçıp içimdeki tüm güzel duyguları öldürmüşsün bu saatten sonra seni de senden gelen aşkı da ne yapayım? Hiç kimsenin kürkçü dükkanı olmayın yani kafası esince bırakıp gidecek, kafasına göre dönecek, canı istediği gibi davranacak.. Pardon da "sen kimsin?" diye sorarlar adama. Bilmiyorum belki benim gibi başka insanlarda vardır, birini sevince gerçekten çok severim. Onun için her şeyi yaparım. Ona dünyanın en harika insanı muamelesini yaparım ve hatta bulutların üzerine çıkarırım ama beni bir kez olsun kullandığını, nankörlük yaptığını hissedersem kestirip atarım. Bu iş böyledir çok sevdiğin birinden bir gün sonra nefret edebilirsin de. Ha tabi bunu sağlamak büyük başarı orası ayrı. Diyeceğim o ki eğer gidiyorsanız hakkıyla siktir olun gidin kimse size muhtaç değil kendinizi bulunmaz hint kumaşıda sanmayın sarı mutfak bezi bile değilsiniz çünkü. Kendinizi hatırlatmaya da çalışmayın çünkü hani kötü bi kabus görürsün de zamansızca aklına gelir tüğlerin ülperir ve kabus olduğuna şükredersiniz işte tam olarak o hissi veriyorsunuz. Kısacası biz sizi sevdiğimiz sürece bi sıfatınız var biz vazgeçtikten sonra bir bok değilsiniz. Keşke iyi ki diye başlayan hiçbir şeyimizi böyle bitirmeseniz ama yapacak bir şey yok sonuçta herkes kendine yakışanı yapar :)
25 Şubat 2017 Cumartesi
Kuaför katliamı
Geçen gün hayatımda bir değişiklik olsun dedim ve kuaföre gittim. Yani bu büyük bir değişiklik değil evimden çok ordayım ama lafın gelişi söyledim işte. Kadına dedim ki abla şöyle değişik bi hava ver güzelleştir beni dedim,iyiki böyle söylemişim ibibik kuşlarına benzedim. Manyak karı dayadı kafama açıcıyı. Sana yemin ediyorum iyi kötü bi giderim vardı ben diyeyim hakkı bulutun gençlik yılları sen de izzet altınmeşe. Ulan insafsız ben sana nettiiimm? Nettimmde beni hallara godun? Allahım bide gelmiş "nasıl olmuş" diyor. O an arka fonda "yıllar yılı kuaför yolunda ne ilk ne de sonuncuyum kahrediyor kuaförler beni ben acılar piremsesiyem" çalıyor. Çok iyi bir bok yemişçesine bir de fotoğrafını çekiyor. Gözünü seviyim kaşım siyah kafam limon sarısı yüzüme 5 saniye bakınca "tepecikli mi, kuruçaylı mı, kasımpaşalı mı, menemenli mi" duyuyorsun. Tabi ben o sırada evdekilere bu durumu nasıl izah edebilirim diye düşünüyorum. Ama çokta düşünmüyor ölçülerime göre bir kefen siparişi veriyorum. Zaten hemen hazır olur malum adım cafer boyum 1.10. Eve süremiyorum arabayı bi yere mi çarpsam diye falan düşünüyorum hani eğer hastaneye falan kaldırılırsam o an acıdan onu fark etmezler diye. Gerçi bende bir baba var zifiri karanlıkta olsam o saçı sezer kundurasıyla kafamda değişik şekiller çıkarır. Bende güya zekiyim gittim kafama şal bağladım bizimkilerde sandı kendimi dine adadım. Tam o an aklıma fındık beynime bir fikir daha geldi dedim gidiyim içeri namaz kılıyım hem beni takdir ederler hemde kafayı açmam. Lan 10 rekat kıl 20 rekat kıl 30 kıl derken geçmişte namaz borcu falan kalmadı cennet vip. Tabi ben hala 3,5. Oturup kara kara düşünüyorum biri görür görmez tesbih "Allahümmee sallii alaa" diye giriyorum annem dedi göğe yükselecek bu. Zaten ana yüreği anladı bi boklar yediğimi geldi açtı kafamı. Kısa süreli bir kalp krizi, haşin bir bakış, derin sessizlik....
Filmde görmüştüm..
Hep dizilerde görürüz ya çok yakın arkadaşlar olur ama birbirlerini gerçekten severler. Ne biliyim böyle birinin çok güzel bir ilişkisi olunca "bu orospu bunu nereden buldu" demek yerine "canım arkadaşım umarım hep mutlu olur" derler. Biri arkadaşını üzdüğü zaman için için sinsice mutlu olmak yerine onunla birlikte üzülürler. Hatta bir dizi de kız sakat kardeşine tekerlekli sandalye almak istiyordu ve parası yetmiyordu en yakın arkadaşı çıkartıp birikmiş parasını falan ona veriyordu. Çok etkilenmiştim valla orda. Bizim bulduklarımız da çocuğun sandalyeyi araklar sonrada gider bi yerde okutur. Bi filmde de şey görmüştüm iki kız da hoşlandıkları beylerle baloya gitmeye hazırlanıyor sonra bir tanesine uyuz olan bir kız gizlice elbisesini yırtıyo ve kız ağlıyo gidemiycem diye ve işte o an en yakın arkadaşı diyor ki "sen bugün için çok heveslendin benim elbisemi sen giy zaten gitmeyi canım pek istemiyor" kız anam bizimkiler olsa bizi parçalar. Hani bırak teklif etmeyi öyle bir şey aklına düşse olay kan davasına döner. Daha ne hikayeler var iki kız aynı çocuğa aşık ve kız sırf arkadaşı mutlu olsun diye ömür boyu mutsuzluğu tercih edip aradan çekiliyor işte millete düşen bu bize düşenlerde bile bile gelir çocuğu elimizden alır üstüne nikahı basar bize de davetiye yollar. Ya böyle arkadaşlar nerede? Aslında bu soru biraz yersiz oldu. Filmlerde gördüm dediğimi bir an unutmuşum..
22 Ocak 2017 Pazar
Hayallerde hayata dahil
Ben dünyanın en hayalperest insanı olabilirim. Benim için hayat resmen hayaller üzerine kurulu ama şöyle de bir şey var ki ömür boyu hayal dünyasında yaşanmıyor. Ya neden ki? Çok sinir bozucu şöyle otobüs akbili gibi aylık 3 hayal hakkı dolumu yapsalar bize fena mı olur? Ama yani kimseyi üzmeyen hayaller. Gerçi o da biraz imkansız oluyor çünkü en nihayetinde birilerinin mutluluğu diğerlerinin mutsuzluğu oluyor. Hayat ne siktiri boktan bir şey ya. Allah allahhh yine sinirlendim yahu. Vallahi bu eşitsiz dağılım beni çok germeye başladı öyle ki metanetimi koruyamıyorum. Her an bir Mahmut Tuncer bayılmasıyla karşı karşıyayım. Güzel hayallerimi anlatacakken yine derde kedere batmam da hayata dahil. Şimdi size en güzel hayalimi anlatacağım. Yok be ne anlatcam size kem gözlüler bi hayallerim kaldı nazarla ırzına geçmediğiniz bok anlatırım. Kendime saklayacağım. Zaten bu gidişle 66 kediyle evde otururken kendime sakladıklarımı kedilerime anlatacak bolca vaktim olacak...
14 Ocak 2017 Cumartesi
Şeref-siz!
Artık lütfen bir insanın arkasından demediğinizi bırakmayıp sonrada götünde gezmeyin. Çok iticisiniz cidden. Bu tarz insanlara hep çok gülmüşümdür. Gelirler işte ben şöyle adamım böyle efendiyim yada ben harbi kızım diye. Sonra bir bakarsınız şerefsizliğin/kaşarlığın dibine dibine vuruyor. Ulan sallarken az sallayında bari azıcık olsun gözümüzde bi değeriniz kalsın. Valla sizi bilmem ama böylelerinin benim için sokakta yere atılmış öylesine bir çöpten farkı yok. O kadar ki değersiz. Hayır bide sonra geliyorlar yok bana neden şerefsiz dedin yok benden neden nefret ediyorsun. Acaba neden? Gerçi benim nefretimde kıymetlidir seninle harcayamam. Bunlara rahat bi 30 dalda şerefsizlik ödülü verilir vallahi. Her insanın hayatında mutlaka bir şerefsiz vardır yada siz başkaları için şerefsizsinizdir ama benden size tavsiye kimse için böyle biri olmayın size ne yaparsa yapsın. Gerçekten çok aşağılık bi durum. Ay vallahi bu yazıya ekleyecek çok şeyim daha doğrusu çok küfürüm var ama azaltmaya çalışıyorum o yüzden burada noktalayacağım. Ama dur; sizin yalanınızıda, karakterinizide, olmayan şerefinizide ................. :)
12 Ocak 2017 Perşembe
Alışveriş Manyaklığı
Bundan 3-4 gün önce Zara'da indirim vardı ve tabi biz istihbaratı önceden alıp sabah 10'da mağazayı açtık. Öyle bir donanmayla gittim ki, sırt çantam topuzum ve ben istilaya hazırdık. Konu alışveril olunca profesyonellik isterim. Abi millet beleş erzak görmüş 65+ teyzeler gibi saldırıyor. Bildiğiniz meydan muharebesi. Hele bir tanesi benim eşyalarıda almış götürüyor. "Kendine gel ve onları sessizce yere bırak" dedim. Ne bulduysam toplamışım ama farkında değilim. Neyi neden aldığımı da bilmiyorum. Ucuz diye XS kazak almışım. XS! Allahın belası sen hiç baktın mı kendine onu alırken? Ucuz fincan takımı görünce ay misafirliğe giderken elim boş olmasın diye alan teyzeler gibiyim. Kasaya gelince kasadaki kız, ben ve kredi kartım arasında şeytan üçgeni oluştu. Fişi görünce kendi kendime "yarabbil alemin ben yaşayacağımı yaşadım al canımı" dedim hayır yani yüce rabbim almazsa babam ekstreyi görünce yardımcı olur. Hayır yani hunharca neyi neden aldığımı bilmeden para harcadığıma mı yanayım, babamın bana bizzat böbrek ameliyatı yapacak olmasına mı, iki saat sıra beklerken kendime annem yaşında kankalar bulup aldığımız kıyafetleri gündeme yatırmamıza mı, birleşip millete atarlanmamıza mı bilemedim... O günden sonra üç gün kollarım sızladı, Allah belamı verdi. Siz bizim gibi manyaklara uymayın. Ruh hastasıyız biz valla normal değiliz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)